Çok çalışıyorsunuz, işinizi mükemmel yapıyorsunuz ama 3 yıldır aynı pozisyonda takıldınız. Üstelik size göre çok daha az hak etmiş olanlar ilerlerken !  Ne yapmalısınız ?


Muhtemelen ilerleyenler sizin bilmediğiniz ve yapmadığınız bir şeyi biliyor ve yapıyorlar. İşinizde ilerlemek için sadece size verilen görevi yapıyor olmak ve hatta onu mükemmel yapıyor olmak yeterli değildir. İlerleyebilmek için mevcut konumunuzun sınırlarını zorlamalı, yeni sorumluluklar almaya hazır ve istekli olduğunuzu göstermelisiniz.

Örneğin herkes günde 10 problem çözebilirken siz  15 adet çözebiliyorsunuz. Şimdi yöneticiniz sizi ilerletirse kim çözecek 15 problemi, kim kapatacak diğerlerinin açıklarını. Diğerlerinden fazla sonuç üretebilmeniz iş güvenceniz açısından iyi bir taktik ancak sadece buna dayanarak ilerleyeceğinizi planlıyor iseniz bu kötü bir strateji.

İşinizi iyi yaparken şirketinize veya çalıştığınız ortama nasıl daha fazla değer katabileceğinizi düşünmeli ve bunun yollarını bulmalısınız. Şirketlerin her zaman çözülmesini isteyecekleri problemleri olacaktır, işte bu problemlerin çözümüne katkıda bulunmaya istekli olursanız “ilerleme kapısını” aralamaya başlarsınız.

Şirketinizi Anlamalısınız

Şirketinizin stratejik hedefi ne ?

Sizin çalıştığını bölüm bu hedef için ne yapıyor, ne yapmalı ?

Bağlı olduğunuz yöneticinin performansı nasıl ölçülüyor ?

İçinde bulunduğunuz takımın diğer üyeleri hangi kritik işleri yapıyorlar ?

Daha fazla değil daha doğru işleri yaparak ilerleyebilirsiniz. Şirketinizi tanımak ile başlamalısınız, eğer yakın zamanda dikey yönde ilerleme ihtimaliniz yok ise o zaman yatay yönde yer değiştirerek şirketinizi daha iyi anlamayı sürdürebilirsiniz.

Bu sayede ileride bir çok noktayı bilen birisi olarak yönetici pozisyonları size daha yakın olacaktır.

Sorumluluğunuzu Arttırın

İlerleyebilmek için aldığınız sorumluluğu arttırmalısınız, sorumluluk almayan ve sadece talimat ile çalışan birisi asla ilerleyemez (tek yol kalır, yöneticinizin gittiği yere sizi de götürmesi).

İşte bunun için yapmanız gerekenler :

- İşinizi eksiksiz ve yöneticinizi yıpratmadan (ikaz, talimat) bitirmelisiniz. Hata yapabilirsiniz ama aynılarını tekrarlamamalısınız. Bunun için yaptığınız işi anlamalısınız. Örneğin bir garson düşünün elinde tepsi bekliyor, diğer arkadaşı da tepside bulunan tabakları masaya yerleştiriyor. Bu arada sinekler tabaklara sorti yapıyor ancak garsonun umuru değil … Bu garson aslında “ne iş yaptığını” henüz anlamamış …

- Yöneticinize soru soracağınız zaman muhtemel cevapları düşünmeli ve çözüme açık olmalısınız. İtiraz etmeye gidiyorsanız gerekçelerinizden emin olsanız iyi olur.

- Kendinizi geliştirin. Eğer herşeyi bildiğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

- Güncel olmalısınız, mesleğinizin ve şirketinizin konularını yakından izlemelisiniz.

- Şirketinizin hangi ekonomik ve pazar baskıları altında olduğunu anlamalısınız. Şirketinizin sorunları şirketinize değil size aittir.

- Sorumluluklarınızı yerine getirirken fayda – maliyet analizini hep yapmalısınız, “her şeye rağmen” yaklaşımı hayati konular içindir.

- İş almaya, proje lideri olmaya istekli ve gönüllü olmalısınız. Benim işim değil, rahatım yerinde niye bir başkasının işini alayım ki diye düşünenler için ilerleme yolu kapalıdır.

- Yanınızda çalışan kişilere iş delege etmeli ve artan zamanda daha önemli işleri üstlenmeye çalışmalısınız. Arkanızı doldurmak, iş delege ederek etrafınızda bulunanlara alan açmanız sizi de ileriye doğru itecektir.

- Yöneticinizin yapmayı sevmediği veya zayıf olduğu işleri üstlenin, bu sayede yetenekleriniz gelişecektir.

Yaratıcı olmayı öğrenebilirsiniz

İlerlemek istiyorsanız işleri daha iyi yapmanın yollarını düşünmelisiniz, nasıl daha ucuza, nasıl daha hızlı, nasıl daha az kayıp konularına kafa yormalısınız.

- Yöneticinize rapor verirken sadece olanları değil, nasıl iyileştirebileceğinizi de anlatmalısınız

- Şirketinizin büyük resmini görebilmeli ve çözümlerinizi bu resmin içine yerleştirmelisiniz

- Yapılmayanı yapmak diğer bir yoldur.

- Fikirlerinizi red edilmeyi göze alarak açıkça söylemelisiniz.Tabii bunlar gelişme için olmalı başka bir şey için değil.

Eğer şirketinizi samimi olarak geliştirmek istediğinizi gösterirseniz işinizde ilerlemenin kapısını açmış olursunuz.

Kendinize ilerleme hedefi koyun

İlerleme hedefiniz için sadece kendinize güvenin, başkalarına güvenerek iş yapmaya kalkmayın. İşte yapmanız gerekenler :

- Şirket içinde kariyer hedefinizi belirleyin

- O pozisyonda bulunan insanların hikayelerini öğrenmeye çalışın, nasıl başardıklarını bilmeniz faydalı olur

- Kendi SWOT analizini yapın, eksik yönlerinizi belirleyin ve üzerinde çalışın

- Rakiplerinizi belirleyin ve onları nasıl geçeceğinizi, nasıl daha görünür olabileceğinizi düşünün

- Şirket içinde akıl danışabileceğiniz birisini bulabilirseniz çok iyi olur. Bu sayede daha sakin ve daha kararlı olabilirsiniz.

Aksilikler ile karşılaştığınızda pozitif olun, sorunu çözmeye çalışın. Suçlayıcı, savunmacı veya saldırgan olmayın , bu üç davranış şekli de etrafınıza sıkıntı verir. Hiç bir yönetici sıkıntılı birisini ilerletip kendisine yaklaştırmak istemez.

İsteğinizi belirtin

Neyi başarmak istediğinizi çevreniz bilmeli, aksi takdirde sonuç sadece takdir olabilir, hedefinizi paylaşmalısınız.

- Görev veya pozisyon hedefinizi belirleyin

- Bunun için gerekli olan nitelikleri belirleyin ve farkı kapatmak için çalışmaya başlayın

- Yöneticinizi bu konuda bilgilendirin ve yardımını isteyin

- İnsanlar ile ne istediğinizi konuşun, hedef için önerilerini istediğinizi gösterin

- Beklediğiniz pozisyon doğduğunda talep edin, kabul edilmeseniz bile eksiklerinizi öğrenmiş olursunuz

Kayırma veya akrabalık ilişkileri dışında ilerlemek için yaratıcı olmak zorundasınız. Bunun en kısa yolu çalıştığınız yeri ileriye taşıyacak işleri düşünmek, bu tip projelerin içinde aktif yer almaktır. Ayak direyen, bahane üreten, işten kaçan, yaptığı işi ve sonuçlarını anlamadan çalışan insanlar yaptıkları işi ne kadar iyi yaparlarsa yapsınlar ilerlemeleri tamamen tesadüflere bağlıdır.

 

Stratejik_Planlama_Seminer

Stratejik Planlamanın Şifreleri Seminerine Niçin Katılmalısınız ?

Bu seminerde stratejik planınızı yapabilmek için gereken metodları ve uygulanış şeklini adım adım inceleyeceğiz.

Eğer şirketinizi veya kurumunuzu sorunsuz büyütmek ve devredilebilir bir yönetim kurgusuna kavuşturmak istiyorsanız ya çok ama çok paranız olacak ya da düşünülmüş, gerçek bir stratejik planınız.

Drucker’ın dediği gibi stratejik planlama gelecek ile ilgili değildir, bugün o geleceği oluşturmak için ne yapacağınızı tarif eden bir kurgunun oluşturulmasıdır. Dolayısı ile ilerisini değil bugünü konuşacağız, yöntemleri inceleyecek ve yarın sabah ne yapabileceğimize bakacağız.

İçerik listesinde de göreceğiniz gibi seminerimiz metodlar ve örnek uygulamaları şeklinde gerçekleşecek. Seminerden sonra stratejik planınızı yapmaya nereden başlayacağınızı, atacağınız somut adımları, nelere dikkat etmeniz gerektiğini örnekler ve atölye çalışmaları ile pekiştirmiş olacaksınız.

Bu seminerin 2 özel bölümü var. İlkinde Rekabet Stratejileri üzerinde duracağız ikincisinde ise kurumsallaşma ve şirketlerin uzaktan izlenebilmesini mümkün kılan Balanced Scorecard (Dengelenmiş Kurumsal Karne) konularını işleyeceğiz.

Stratejik Planlama Temel Metodları Seminerine Kimler Katılmalı

Şirket Üst Yönetimi, Belediye ve Kamu Yöneticileri, İş Sahipleri, Pazarlama ve Uzun Vadeli Planlama üzerinde çalışanlar, Danışmanlık hizmeti verenler.

* Örneklerimizin arasında Marka Kent / Kent Pazarlaması konuları da yer almaktadır.

Süre ve Uygulama

Bu seminerimizin süresi 2 gün ve programı oldukça yoğun. Özellikle şehir dışından katılacak olanların bir gün önce seminer yerinde olmalarını öneririm.

Seminer boyunca çok sayıda workshop ve karşılıklı çalışma imkanı olacağı için tartışmak istediğiniz başlıklar için önceden hazırlık yapmış olmanız da yararlı olacaktır.

Seminer Özel Bölümleri

Rekabet Stratejileri (Saldırı – Savunma – Gerilla)

Balanced Scorecard (Dengelenmiş Kurumsal Karne)

Seminer İçeriği

Strateji ve Stratejik Planlanın Uyumlu Aktiviteleri Nedir ?

Konfor Zonu Nedir ?

Vizyon ve Misyon Testi

Stratejik pazarlama bakışı ve yöntemleri sadece şirketler için değildir … Örnekler

Stratejik planlama yaparken üretim ve pazarlama bakış açılarının farkı

Rekabet Faktörleri

Konumlandırma (Positioning) : Siz başkalarına göre kimsiniz ?

SWOT ve PEST

Ürün Sınıflama : Boston Matrix

Rekabetçi Pozisyonunuz ve Ne Yapmalısınız  : ADL – Stratejik Durum Matrisi Nasıl Kullanılır ?

Büyüme Stratejiniz : ANSOF Matrisinizi Nasıl Hazırlayacaksınız ?

Jenerik Stratejiler : Porter?ın Jenerik Stratejilerini nasıl kullanabilirsiniz ?

Rekabet’in Kuvvetleri : Porter?in 5 Kuvvet Analizi ve Jenerik Stratejiler

.
Diğer Stratejik Planlama Seminerleri hakkında bilgi için tıklayınız >>>

—————————————————————————————-

Kurum içi eğitim almak isterseniz aşağıda bulunan teklif isteme formunu doldurunuz …

 

 

Kurumsal Eğitim Talep Formu



İsminiz

E-Posta adresiniz

Firmanızın İsmi

Telefonunuz

Size Nasıl Yardımcı Olabilirim

Adresiniz

—————————————————————————————-

1. İşten ne beklediğinizi, ne istediğinizi, ne olunca mutlu olacağınızı tasarlamış olmalısınız

Bir çok kişi çalıştığı işte çok da mutlu değildir. Peki işte geçirilen zaman evde geçirilen zamandan daha uzun olduğu halde bu zaman dilimini nasıl daha yararlı geçirebileceğinizi kaç kez düşündünüz. Eğer nereye doğru gitmek istediğiniz hakkında bir fikriniz yok ise sizi oraya götürecek adımları da atamazsınız.

O zaman biraz durup düşünün, 5 sene sonra ne yapmak istiyorsunuz, 10 yıl içinde hangi noktaya ulaşmayı planlıyorsunuz. Benzer bir işimi yoksa tamamen farklı bir alanda mı çalışmak istiyorsunuz. Mevcut işinizde ilerlemek sizin ana planınız mı?

Peki hedefinize doğru gitmenizi kolaylaştıracak adımlar neler, hangi konularda ek eğitime ihtiyacınız var, hangi konularda pratik yapmalısınız. Bunun için kimlerden veya hangi kaynaklardan yararlanabilirsiniz, nasıl bir zaman planını gerçekleştirebilirsiniz.

Kusursuz bir kariyer isteyen herkes önce “ne istediğine” karar vermelidir.

2. Kendinizi tanımalısınız, kişisel SWOT analizi yapmak iyi bir yoldur

Bir çok insan iş ortamında öne çıkmadan, biraz geride durmayı tercih eder. Bunun nedeni kişinin kendi güçlü ve zayıf yanlarından emin olmamasıdır. Hepimiz bir miktar kendimizi kandırır, gerçek özelliklerimizi göremeyiz. Bazen de işe alınmamanın sebebi kendimizde görmek istemediğimiz özelliklerin karşımızdaki tarafından görünmesidir.

Zayıf yanlarınızı geliştirebilmeniz için önce onları tespit etmelisiniz, en iyi yol bunun için başkalarının fikirlerinden faydalanmaktır.

Örneğin sizi iş ortamında tanıyan 7 kişi belirleyin, bunlar iş arkadaşlarınız, eski işyerinizde çalışanlar, müşterileriniz, çalıştığınız tedarikçilerde temas içinde olduğunuz kişiler, eski patron veya yöneticileriniz olabilir. Onlara birer e-posta yollayın ve sizin hakkınızda yapacakları samimi yorum için çok memnun olacağınızı söyleyin. Herhangi bir övgü veya destek cümlesi istemediğinizi de açıkça belirtin.Onlara 3 soru sorun :

1. Benim güçlü yanlarım nelerdir ?

2. Benim zayıf yanlarım nelerdir ?

3.  Zayıf yanlarımı nasıl geliştirebilirim ?

Doğru kişileri seçmeye gayret edin, arkadaş veya aile üyeleri bu iş için uygun değildir. Çünkü onlar hem sizi iş ortamınızda tanımazlar hem de sizi üzmemek için gerçeği söylemeyebilirler.

3. Zayıf yanlarınızı giderin geriye güçlü yanlarınız kalsın

2 numaralı tavsiyeyi yerine getirip farklı kişilerin fikirlerini elde etti iseniz bunu değerlendirmelisiniz. Eğer düşüncelerini sorduğunuz kişilerin sizin hakkınızda yanıldığını düşünürseniz sadece hata yapmış olursunuz.

Eğer sizi tanıyan kişiler sizin bazı zayıf yönlerinizi görebiliyorlar ise iş görüşmesi yaptığınız kişilerde bunların bazılarını görüp sizden vazgeçebilirler.

Bugünün iş hayatında adaylar yeni teknikler öğrenerek kendilerini daha iyi sunmak için çalışıyorlar. İyi bir iş bulabilmek ve kabul edilmek giderek zorlaştığıiçin “zayıf yönleriniz üzerine çalışarak” onları yok etmeli veya azaltmalısınız.

Zayıf yanlarınız ile mücadele edebilmek için başka kişilerin fikirlerinden faydalanabilirsiniz. İş arkadaşlarınıza, patronunuza, arkadaşlarınıza önerilerini sorun ve onları dinleyin.

Eğer bir konuda eğitim eksikliğiniz var ise onu tamamlayın, eğer davranışlarınızı değiştirmeniz gerekiyor ise bunun için bir adım atın.

4. Çevrenizi genişletin

Çok sayıda firma hiç ilan vermeden yeni eleman arar. Siz iş ilanları için basın veya internet sitelerini izlerken bir çok kişi bu yayınlanmayan işler için görüşüyor. Bu tür işler ağızdan ağıza yayılır, tanıdıklar bir birlerine bu yeni işleri haber verir. Dolayısı ile bu işlerden haberiniz olabilmesi için insanların sizi tanıması, sizin yetenek ve tecrübelerinizi bilmesi gerekir.

Kariyerini geliştirmek isteyen bir kişiye verilecek en önemli tavsiye “çevresini geliştirmesi ve görünür olmasını” hatırlatmaktır.

Yeni insanlar ile tanışabileceğiniz yerlere, konferanslara, fuarlara daha sık gitmelisiniz. İnsanlar ile ilişki kurmalı, kendinizi ve yapabileceklerinizi onlara tanıtmalısınız. Konuşacağınız kişiler belki de sizin gibi birinin arandığı açık bir pozisyonu biliyor veya onların bir tanıdığı bu bilgiye sahip olabilir; kimin hangi taşı kaldırabileceğine asla bilemezsiniz.

Yeni insanlar ile tanıştığınızda onlarla samimi olark ilgilenmeli,  onlar hakkında bilgi edinmelisiniz (ne iş yapıyorlar, neleri seviyor neleri sevmiyorlar …). İyi bir konuşmacı olmak yerine iyi bir dinleyici olmanız yeni arkadaşlar kazanmanızı kolaylaştıracaktır.

Yeni insanlar ile karşılaşmanız kolay onlar ile ilişkinizi kopartmadan sürdürebilmek zordur. Onlar yeni iş fırsatının haberini aldığında sizi hatırlayıp bu haberi size aktarabilmeleri için sizi unutmamış olmaları ve size ulaşabilmeleri gerekir. Bunun için bir kaç ayda bir onların hatırlarını sormalı, onlar ile ilgilenmeye devam etmelisiniz.

5. İşi her boyutu ile değerlendirin

İşin size sağlayacağı maddi kazançların yanında başka faktörler de vardır.

Bu işi ne kadar istiyorsunuz ? Uzun vadeli kariyer planınıza ne kadar uygun ? Bu iş size ne kadar keyif verecek ?

Bir işi kabul etmeden önce aşağıdaki noktaları gözden geçirmelisiniz :

Yeteneklerinizin kullanımı : Bu iş yeteneklerinizin ne kadarının kullanımını sağlayacak. Örneğin siz müşteri ile yüz yüze konuşurken başarılı iseniz bürokratik ve kağıtlar ile dolu bir iş size uygun olmayabilir.

İlerleme olanakları : Bu iş uzun vadeli kariyer planlarınıza uygun mu? Bu işi bir atlama taşı gibi mi düşünüyorsunuz yoksa önerilen pozisyon sizi mutlu ediyor mu ?
Patronunuz Kim : Patronunuz ile tanıştınız mı ? Onunla ve yönetim tarzı ile ne kadar rahat edeceksiniz ?

İş arkadaşlarınız kim : Çalışacağınız insanlar ile çalışabileceğinizi, onlar ile başarılı sosyal ilişkiler kurabileceğinizi düşünüyor musunuz ?

İş Ortamı : Çalışacağınız bina, ofis, lokasyon hoşunuza gitti mi? İşyerinizin çevresi sizin ihtiyaçlarınızı karşılıyor mu ?

Kariyerini geliştirmek isteyen geliştirir, bu konuda şikayetçi olmak, talihsizlikten yakınmak yerine kendinizi doğru pozisyonlamalısınız. Bu sitede yer alan yetkinlikler kütüphanesini izlemenizi öneririm.

Diğer bir önerim de Her Yaştaki İnsan İçin 1 Aylık Kişisel Gelişim Planı isimli yazımı okumanız olacaktır.

SWOT Analizi Hakkında

SWOT analizi anlaşılması basit ancak yapılması göründüğü kadar basit olmayan bir çalışmadır.
Çoğu şirketin bu tür bir analizi alışkanlık haline getirmediği, yapılan SWOT analizlerinin herhangi bir aksiyon planı ile sonlanmadığı çok rastlanan bir durumdur.
Kendinize veya şirketinize bir iyilik yapmak istiyorsanız SWOT, PEST, BCG gibi analizleri ?sonuç almak amacı ile? periyodik olarak yapmanızı öneririm.
Bu çalışmanıza şirket dışından (danışman, müşteri, tedarikçi, iş ortağı) kişileri de katmanız konulara daha geniş açıdan bakmanızı sağlayacaktır.
Eğer bir stratejik planlama sürecine başlıyorsanız …

SWOT bu sürecin başlarında yer alması gereken bir çalışma, aksiyon planınızın doğru oluşması için ise şart. Stratejik planlama süreci işinizin anayasasını oluşturmalı. Eğer bu anayasa patron veya üst yönetimin bildiği ama başkalarının pek de bilmediği veya umursamadığı konular ise şirketi yöneticilerin görmek istediği çizgide tutabilmek mümkün olmaz.

Belirsizlik ortamı veya cevabı bulunamayan sorular ortaya çıktığında en iyisi en başa dönüp doğruları hızla yapmaya başlamaktır. Diğer türlü problemler artar ve başa dönebilecek cesaretiniz kalmaz.

Bildiğiniz gibi bu tür sunumlar site üyelerine açıktır, üye olmak ücretsizdir. Eğer üye değil iseniz hemen şimdi olabilirsiniz.

Gönderi Listesi Ne Demek  ? : cengizpak.com.tr sitesinin bir gönderi listesi vardır, örneğin bu sunum listemizin 20′nci  sırasındadır. Site üyelerine bunun  gibi çalışmalar belli bir sıra ile gönderilmektedir. Üyelik ücretsizdir ve hemen sağ tarafta bulunan ?Bu siteye üye olmak istermisiniz? başlığı altında bulunan form aracılığı ile gerçekleştirilmektedir, sizi de aramızda görmek isteriz. Gönderi listesinde daha neler olduğunu görmek için tıklayınız >>>

Yan sanayi firmaları, çalıştıkları ana sanayiler tarafından iç işlemlerini “daha etkin, daha hızlı, daha az hata veya daha az kayıp ile” gerçekleştirmeye yönlendirilir, bu hedef için neler yaptıkları sürekli izlenir.

Bu çalışma biçiminin hedefi endüstrinin hız, kalite, maliyet beklentilerine uygun firmalar yaratmaktır.

İzlenen veya yönlendirilen metodlar yan sanayi firmalarını büyük ölçüde daha verimli ve daha dikkatli çalışmaya sevk eder. Bunun sonucunda maliyet azaltımı gerçekleşir ve azalan maliyet tedarik zinciri içinde paylaşılır.

İşin bu kısmı her iki taraf için de pozitif sonuç sağlar. Daha iyi olanların ilerlemesini, daha duyarsız olanların da zincirin dışına itilmesini sağlayan bu sürecin “yan sanayi firmaları için” bence önemli bir eksiği var, o da stratejik planlama …

Aynı yöntemleri, aynı danışmanları, aynı eğitim programlarını, aynı dökümanları paylaşan yan sanayi firmaları giderek birbirine benzeyen şirketler haline gelecektir. Bu farksızlaşma süreci, sonunda bir çok firmanın kendisine ait bir özelliğin kalmaması, içinde bulunulan kurgunun veya müşteri grubunun dışına bakamaz duruma getirmesi ile sonlanacaktır.

Müşterinin uzun süreler boyunca (zaman zaman krizler ile kesintiye uğrayabilir) düzenli sipariş veriyor olması ve düzenli ödemesi elbette iyi bir şey ancak aynı zamanda uyuşturucu bir etkisinin de olduğu inkar edilemez. İşte bu düzenin firmaları stratejik tembelliğe sürüklemesi pek muhtemel.

Peki böyle bir tembellik içine girmemek için ne yapmalı ?

Bence stratejik planlama çalışmalarına daha çok zaman ayrılmalı.

Örneğin şirket periyodik olarak PEST (Politik, Ekonomik, Sosyal ve Teknolojik Faktör Analizi) ve SWOT (Güçlü – Zayıf – Fırsat – Tehdit) analizini tekrarlamalı.

Bir diğer zihin açıcı çalışmanın ise Mavi Okyanus Stratejik Planlama yöntemi içinde de yer alan “değer yaratma süreci” ve “müşteri evreninin tarifi” gibi egzersizler olduğunu düşünüyorum.

Kendi çalışma hayatımda şirketlerin bu tür aktivitelere zaman ayırdıklarını nadiren gördüm. Etrafımda daha çok “yeni bir şey yapmaya hiç vakti olmayan” şirketler bulunuyor. “Hiç Vakti Olmayan” sendromuna giren insan veya şirket (fark etmez), olayların arkasında kalmaya, kaçmaktan kovalamaya fırsat bulamayan bir tempoda ilerlemeye ne yazık ki mahkum olacaktır. Nasıl olsa herkes aynı durumda diye teselli bulmak mümkün, zaten arada bir sıyrılıp “yıldız” olanların hayat bulmaları için çoğunluğun “yenilenmeyen” tarafta yer almış olması gerekiyor.

JIT (Just In Time – Her Şey Zamanında) aşağıda gördüğünüz 7 hedefe odaklanmış bir kavram olarak 1984 yılında popüler olmuştu. Uzun yıllar boyunca JIT’mi MRP’mi diye de tartışılmıştı. Artık bunları hiç duymuyorum.

Şimdi aşağıda bulunan hedeflere bir bakalım :

Sıfır Kusur

Parti Büyüklüğünde Sıfır Fazlalık

Sıfır Set-Up Süresi

Sıfır Arıza ve Duruş

Sıfır Boşuna Hareket

Sıfır Teslim Süresi

Sıfır Dalgalanma

Tabii insan bunları okuyunca kim istemez bunları ama hayaller ile kaybedecek zamanımız yok diye düşünmeden duramaz. Zaten Amerikalılar daha o zamanlar JIT kelimesini gerçek hayata uyarlayarak JIC – Just In Case olarak kullanmaya başladılar, böylece ne çıkarsa bahtına durumuna hızlı geçiş yapmışlardı.

Daha sonraları benzer cümleleri ve hedefleri “Yalın” başlığı altında duymaya başladık. Son 60 yılda sanayi şirketlerini yola getirmek için her türlü kelime yaratıldı daha da çok yaratılacak gibi duruyor.

Kelimeler dünyada tartışılsa da şükürler olsun ki ülkemizde pek konuşulmuyor. Örneğin ben bir endüstri mühendisiyim ve benimle aynı sınıfta okumuş olan arkadaşlarım bile benim ne ile uğraştığımı anlamıyorlar (isteseler anlarlar tabii ama onlara ilginç gelmiyor … ).

Konuşulmaması kötü mü ? Bence değil. Böylece zihinler temiz kalmış oluyor. Böylece arada var olup kaybolan konular için zaman kaybetmemiş oluyoruz. Tıpkı 2000 yılı krizinde ülkemizde hiç bir şeyin olmaması gibi. Amerika da nerede ise kırmızı alarma verilecek biz de ise hiç bir telaş yok. Niçin ? Çünkü 2000 yılı krizinden etkilenecek bir veri tabanı yoktu, bir kaç kurum bazı tedbirler aldı, işte o kadar.

JIT’in hayal gibi görünmesinin sebebi bir kavram hatta bir vizyon ifadesi olmasıdır. Örneğin bir sokak satıcısı iken çok uluslu bir şirketin CEO’su olmayı düşünmek gibi bir şey … Bunun olabildiğini biliyoruz, o zaman JIT’in hedeflerine niye ulaşılamasın ki !

Bunun için yöntemler var. Normal şartlarda firmalar bu tip konulara girmeye pek istekli olmasalar da neyse ki onların müşterileri, devlet ve kanunlar, en son olarak da ekonomik durgunluk ve kriz bu tip konuları ismini anmadan şirketlerin önüne getirdi.

İşte yöntemler … Nasıl olacak kısmının cevabı

- Set-Up Azaltma Çalışmaları (SMED)
- Çalışanların Çapraz Eğitimi ve Yetenek Matrisi
- Tedarikçiler ile Stratejik İşbirlikleri
- 5S
- Otonom Bakım
- Kaynağında Kalite Kontrol
- Poka ? Yoke Tasarımlar
- Fabrika Yerleşimi .. Grup/U-cell
- Ürün Ağacında Seviye Azaltımı
- KANBAN Kullanımı
- Görsel Yöntemler
- TAKT Time Kullanımı
- OEE Yöntemi
- Stok Kayıt Doğruluğu
- Darboğaz Yönetimi
- İsraf Azaltma
- Süreç Yalınlaştırma
- ERP Entegrasyonu
(Yalın taraftarları bunu sevmeyecekler ama bu olmadan hangi bilgisayar programını kullanacaklarını söylerler ise çıkartırım)

Şimdi de diyeceksiniz ki bu kadar çok şey yapınca zaten olur. İşte bende tam bunu söylemeye çalışıyorum. Yukarıdakileri yapınca JIT veya YALIN listesinde yer alan hedeflere gidilebilir.

Şimdi gelelim nasıl yapılacağına.

Sakın her yöntemi şimdi tek tek anlatacağımı düşünmeyin, zaten bunları anlattığım yazılar ve seminerlerim var. Ama en önemli ayrıntıyı şimdi söyleyeceğim.

Yapmak için kalkacak, yapmak için yatacaksınız … Yapacağım diye masaya oturacak, lügatınızdan “olmaz”, “olmuyor”, “kimse yapamamış”, “vaktim yok”, “vakti yokmuş” gibi ne kadar “negatif” kelime ve fikir var ise çıkartacaksınız. Yönetim hangi konu olur ise olsun öncelik listesinde üst sıraya alacak ve izleyecek, gereken zaman ve paranın ayrılmasını sağlayacak. O zaman hangisini isterseniz onu yapabilirsiniz.

Ama çalışanlarınızı konuşmak için 15 dakika bir araya getiremeyecek kadar vaktiniz yok ise boşuna uğraşmayın. Ancak unutmayın ki hayat böyle geçmez, rekabet yakanıza yapışır, bir köşede sizi pataklamaya başlarlar. Bu “vakitsizlik sorunu” sadece şirketin başına sorun açmaz aynı zamanda çalışanlarını da etkiler. Çünkü onların kariyerlerinde ancak 1-2 kez gerçekleşebilecek “iyileştirme çalışması” gerçekleşmemiş olur, böylece bu tecrübeden mahrum kalırlar.

En iyisi bir plan yapmak ve uygulamak. Nereden başlamak gerektiğini anlamanız için bu konuları içeren bir SWOT analizi yapmanızı öneririm. Bu sayede bir yol haritası çıkartmak için önemli bir adım atmış olursunuz.

Normal bir uçuştasınız, ortalıkta hiç bir olumsuzluk yok ve pilot konuşuyor :

“Sayın yolcular, şu anda aklıma gelen bir iniş metodunu ilk kez deneyeceğim, endişelenmeyin, ben çok rahatım”

Kendine güvenmek, sınırları gerçekçi tespit ederek hangi konularda nereye kadar ulaşabileceğimizi bilmek hayatımız boyunca gerekli bir yetkinlik. Kendinize güvenmeyince başarısız olmayı beklersiniz, hayatınızda döneceğiniz virajlara başkaları müdahale etmeye başlar daha doğrusu buna açık olursunuz.

Hiç kimse kendine güven duymayan, sinirli ve değişken davranışlar gösteren birinin yönettiği proje içinde yer almak istemez, dolayısı ile “kendine güven” aynı zamanda bir takım liderliği olma özelliklerinden biridir. Diğer yandan kendine güven duyan insanlar bu duyguyu etraflarına da yayar, çevrede bulunan kişiler bunu kolayca hisseder ve olumsuzluklar karşısında daha sakin davranırlar.

Peki siz dışarıdan bakılınca nasıl gözüküyorsunuz acaba, insanlar neleri değerlendirerek buna karar veriyorlar ?

* İnsanlar sizi eleştirseler, alay bile etseler kendi doğru bildiğinizi yaparmısınız yoksa başkalarının ne düşündüğü daha mı önemlidir ? Öne çıkmak, dik durmak kendisine güvenen insanların işidir ama elbette ölçüyü bilmek, kendi yeteneklerinizi tanımak ve sindirmiş olmak gerektirir. Televizyonlarda yetenek yarışmaları var, oralara çıkıp milleti husursuz eden sesi ile şarkı söylemek veya kendisini yerden yere atarak dans yapmak birer “öne çıkma” değildir, diğer yandan kendine güven duymak da değildir. Sadece kendini bilmezlik, etrafının değer kriterlerinden habersiz olmaktır ve dolayısı ile konumuz ile alakası yoktur.

* Hani hiç bir konuda karar vermek istemeyen, risk almamayı bir görev talimatı gibi algılayarak rahatını bozmayanlar vardır (görev talimatının dışına çıkmayı söylemiyorum, etliye sütlüye karışmama davranışını söylüyorum). Genellikle kendi konfor zonundan ayrılmak istemeyen, hata yapmaktan korkan, en ufak bir değişiklik karşısında bile onay almadan devam etmeyen insanlar büyük ihtimalle “o konuda” kendilerine güvenmemektedirler (kesin bir görev talimatı değil ise). Yaptığı işe, kendi bilgi ve yeteneklerine güvenen kişiler daha iyisini yapabilmek için bazı riskleri alırlar. Zaten ilerleme de böyle olur.

* Bir hata yapınca kabul edip ondan gerekli ders çıkartmak bir güven göstergesidir. Kişinin kendisini bilmesi ve gerçek ile yüzleşmesi ona ileride fayda sağlar. Peki hatanın üstünü örtmeye çalışmak ve diğerleri fark etmeden düzeltmeye çalışmak kötü müdür ? Hatayı düzeltmeye çalışmak kötü değil elbette ama üstünü örtmeye çalışmak faydasız ve ters tepebilecek bir süreci başlatabilecek bir hamledir. Üstünü örtme çabası aldatmatmaya çalışmaya dönüşebilir ve bu da hatanın kendisinden bile kötü olabilir.

* Kendisine güvenen bir kişi iyi yaptığı işlerden sonra tebrik edilmeyi bekler. Güvensiz kişiler ise yaptıklarını abartarak her fırsatta ve herkese anlatmaya çalışır, bu sayede takdir edilmeyi umarlar. Bir başarıdan sonra takdir beklemek normaldir ve başaran kişinin hakkıdır ancak bunun için etrafa saçılmak güvensizlik göstergesidir. “Sonra ben de ona dedim ki …….. öylece kala kaldı …… kiminle karşı karşıya olduğunu anladı” gibi cümlelerden uzak durursanız kendinize olan güveni geliştirmek için bir adım atmış olursunuz.

* Takdir edildiğinizde “Teşekkürler, gerçekten de çok çalıştım ve bunu fark ettiğiniz için sevindim” cümlesi ile mi karşılık verirsiniz yoksa “Hiç önemli değil, başkası da yapabilirdi”  şeklinde mi ? Biz Türkler mütevazı bir ulus olduğumuz için ikincisine çok rastlarız ama ilki kendisine güvenen bir kişinin ruh halini yansıtıyor. Tevazu ile güvensizlik bizim topraklarımızda biraz karışır bazen de kendine güven ile cehalet bir birinin içine girebilir.

Bir adamın kocaman bir incisi varmış. Bir gün onu deldirtmek istemiş, en iyi ustayı araştırmış ve ona gitmiş :

- Ünlü inci ustası sen misin ?

- Evet

- Şu inciyi deldirtmek istiyorum

- Ben onu delemem

- Sen ne biçim ustasın bir inciyi delemiyorsun !

- Ver şu inciyi bana (usta inciyi sahibinden alıp arka tarafta bulunan çırağa fırlatıp seslenmiş “del şu inciyi”)

Çırak inciyi bir anda delip ustasına atmış, usta da inciyi sahibine vermiş.

- Sen koskoca bir ustasın bir inciyi delemedin ama bak çırağın deldi … demiş incinin sahibi

- O değerini bilmiyordu … diye cevap vermiş usta

Kendine güven duymanın, özgüven sahibi olmanın kökleri belki doğumdan öncesine gidiyordur belki de gitmiyordur, bunu bilmiyorum. Ama geliştirilebilir bir yetkinlik olduğunu biliyorum.

Önce ne olduğunu tanımlayalım :

Bir şeyi başarabilmek için kendi fikir ve yeteneklerine güvenmek, bir olay karşısında bağımsız davranarak onu göğüslemeye istekli olmak.

Şimdi gelelim nasıl geliştirilebileceğine …

1. Neyi başardığınızı listeleyin

Hayatınızı düşünün ve ilk 10 başarınızı yazın, zamanla bu listeye daha önemli bir başarınızı ekleyin ve listede en önemsiz olanı çıkartın. Biraz eğlenin, bakın sizin de bir başarı listeniz var.

2. Güçlü yanlarınızı düşünün

Bunun için SWOT analizi yapabilirsiniz. Bu sayede güçlü yanlarınızı, fırsatları, zayıf noktalarınızı değerlendirmiş olacaksınız.

3. Sizin için önemli olan ne, hedefiniz ne ?

Bir hedef koyup onu başarmak özgüveninizi arttıracaktır. Diğer yandan hedef ve hedefe odaklanmak çok ama çok önemlidir. Bir çok kişi hedefinin olduğunu düşünür ama genellikle yoktur. Şimdi bir düşünün ve cümleye dökün “hedefiniz ne ? “.

4. Düşüncelerinizi yönetmeyi öğrenin

Negatif düşünce ve söylemlerden kurtulmayı becermelisiniz, kendinizi bulunmak istediğiniz yerde hayal etmeli ve resmi aklınıza kazılamalısınız.

5.  Başarıya odaklanın ve bütün gücünüzü harcayın

Şimdi odaklanma zamanı, artık güçlü ve zayıf yanlarınızı biliyorsunuz ve bir hedefiniz var, kendinizi bulunmak istediğiniz yerde de görebildiğinize göre artık oraya ulaşmak için enerji harcama noktasına geldiniz.

Başardıkça kendinize daha fazla güveneceksiniz, çalışırsanız olacaktır.