Archive for Temmuz, 2013

columbo_1968Gemba … The Real Place … Gerçek Yer … Olay Yeri …

Bir şirketin satış konusunu inceliyor, problemlerini anlamaya çalışıyor veya yeni satış fikirleri arıyorsanız nereye gitmelisiniz ?

Üretim ile ilgili verimlilik, kayıp, performans, kalite gibi konuları sorgulamak ve çözüm geliştirmek istiyorsanız nereye gitmelisiniz ?

Çocuğunuzun problemlerini anlamak, sebeplerini algılamak için nereye gitmelisiniz ?

Komiser Columbo cinayetleri çözmek için nereye gidiyordu ?

En çok delil nerede, en çok şeyi nerede görebilir, duyabilir, dokunabilir, koklayabilirsiniz … Elbette olay yerinde.

Eğer bir problemi çözmeyi hedefliyor veya bir sistemi çözmek istiyor iseniz olay yerinden başka hiç bir yer size daha fazla imkan sağlamaz.

Bu yüzden “Olay Yeri” ile “Gerçek Yer” eş anlamlı kullanılabilmektedir.

 

 

Tags:

Şimdi bu sözü normal birisi söylese deriz ki … Kurallar olmalı, belirgin bir paradigma olmadan işimizi sürdüremeyiz, ve bu bence de doğrudur. Kural seti olmaksızın standart işleri yapamayız ama başarmak istediğiniz şeyin boyu büyük ise zaten kural setinin ötesine geçmeniz gerekir.

edison

Bu söz Thomas A.Edison’a ait.

Kısacası diyor ki : Bana öyle olmaz böyle olmaz demeyin, gidin başımdan, bizim başarmamız gereken bir işimiz var. Çünkü Edison aynı zamanda “pozitif olmaya” çok özen gösteren birisiydi. Bu yüzden de “olmaz” kelimesine karşı çelik zırhı vardı, yani kelime ona işlemiyordu, herhalde duymak canını sıkıyordu. Kimi sıkmaz ki ?

Olmaz, olmaz, olmaz … peki ne olur, nasıl olur, ne yaparsak olur … bilmiyorum ama öyle olmaz.

Napoleon Hill’in önemli bir tavsiyesi var : Bir grubun içinde negatif insanlar var ise onları o gruptan ayırın, yoksa sonuç alamazsınız.

Tags:

Cevap : Çocuk sahibi olmayanlar

Kirlenmek güzel, konuşmak kolaydır. Belki bir gün “konuşmak kolaydır” başlıklı bir reklam filmi de görürüz.

Çocuğunuz yok ise kolayca akıl veriyor olabilir, evli değilseniz evlilik üzerine uzun ve mantıklı konuşmalar yapabilirsiniz …

Eğer iş sahibi, çocuk sahibi, eş sahibi değilseniz onların hakkında ister pozitif ister negatif konuşun gitsin.

İşte danışmanlığın sırrı budur, iş sahibi olmayacaksınız. 

 

Tags:

Bir söz verirsiniz bazen kendinize bazen bir dostunuza … Yerine getirmek için doğruyu söylemeniz gerekiyordur. Ama söylerseniz de bu sefer zor durumda kalacak olabilirsiniz. İşte iletişim derslerinde okutulan bir durum ile karşılaştınız demektir, ismi “etik dilemma – etik ikilem”.

Bu durum ne siyahtır ne de beyaz, bazen seçeneklerinizin her ikisi de doğru veya her ikisinin de yanlış olduğu noktadır. İlk önce aslında hatalı bir şey yaparsınız, yapmamanız gereken bir şeyi … Hiç yapmak istemediğiniz bir şeyi, tıpkı misafirlikte ev sahibinin vazosunu kırmak gibi, bir arkadaşınızın işine hiç te düşünmediğiniz şekilde karışmak gibi veya bir şeye şahit olmak gibi … Sonra ise bu yaptığınızı açıklamanız gerektiğini düşünürsünüz.

Nasıl bu noktaya geldiniz, keşke gelmeseydiniz ama artık oradasınız.

Şimdi karar zamanı.

Herkes kendi vicdanı ile karar verecek ve sonuçlarına katlanacaktır. Bazen kararınız başkalarını yaralıyor olabilir, bazen işinizden edebilir, bazen ise dostlarınızı kaybetme noktasına gelirsiniz.

Bugünün popüler kültürü sizi çok etkiliyor ise kendinizi koruma yönünde adım atarsınız. Beyaz bir yalan veya basitçe görmezlikten gelme (ama gördünüz), hiç bahsetmeme seçenekleriniz. Bunlar sizi başkalarının hışmından koruyacaktır, içinizde dert olmayacak ise kolayı bunlar. Çoğu kez bu seçeneklerden birisi seçilir ve kimse etkilenmemiş görünür. Eğer hayatınızı ortalama çizgide sürdürmeye niyetli iseniz sorun yok.

Yok eğer ne olursa olsun sözünüzün arkasında duracak iseniz sonuçtan etkilenecek kişilerin sizi anlayacağını, kovdukları yerden geriye alabileceklerini umarak sözünüzü yerine getirirsiniz. Eğer konu iki kişi arasında ise bence de tercihiniz bu şekilde olmalı, çünkü diğer türlü yalan söyleyen birisi olacaksınız. Bu tercihten, sadece olay kişisel ama iki kişinin dışına taşacak, başkalarının da öğreneceği bir şey haline geliyor ise vazgeçmek daha doğru olabilir, çünkü bu durumda bazı insanları gereksiz yere bir sorunun içine atıyor olabilirsiniz ve artık doğruyu söylemiyor olmak söylemekten daha doğru olabilir.

Durum bu kadar karışık olmasa zaten biz ona ikilem demezdik.

Niçin doğruyu söyleyerek risk alıyorsunuz ?

Mark Twain “Eğer doğruyu söylüyor iseniz bir şey hatırlamanıza gerek kalmaz” demiş. Ben ne söylemiştim diye hatırlamak zorunda kalmak istemiyor iseniz yapılacak şey belli. Bir süre önce çok sevdiğim ve değer verdiğim bir dostumun tavsiyesi ile bir film seyretmiştim, ismi Pi’nin Hayatı. Seyrettiğim bu filmden iki alıntıya da yer vermek istiyorum :

“Gerçeği duymak istemeyenler yalan dinlemek zorunda kalır” ? ve “Hikayeleri mutlu bitirmek sizin elinizde”. (Pi’nin Hayatı)

Hepsi bu kadar, umarım şansınız açık olur çünkü fazlasıyla ihtiyacınız olacak. Bakalım büyük jüri bu yolu seçenler hakkında ne karar verecek ?

toplanti_gereklimi

Forbes dergisinin araştırmasına göre yöneticilerin % 85′i katıldıkları toplantılardan tatmin olmadıklarını, etkinliklerinden şikayetçi olduklarını söylemişler.

Verimsiz ama zamanınızın yarısı muhtemelen bu tür toplantılarda geçiyor, Amerikalılardan çok farklı olmadığımızı düşünmek büyük bir hata olmaz. İşte Amerika’dan bazı istatiskler :

- Amerikada 1 gün içinde 11 milyon toplantı yapılıyor

- Bir çok yönetici bir ay içinde 62 toplantıya katılıyor

- Bir yönetici 1 hafta içinde ortalama 5.6 saatini toplantıda geçiriyor

- Her toplantının % 50′si verimsiz geçiyor, bunun sonucunda çalışan başına haftada 1 gün kayboluyor (5 yerine 4 gün çalışmış oluyorlar)

Peki şirketler bu sorunu nasıl çözebilir … veya nasıl çözecekler.

Gereksiz Toplantıları Yapmayın 

Toplantılarınız için şu soruları soruyor olabilirsiniz.

- Bir alışkanlık sonucumu. Düzenli yapılan çoğu toplantının genellikle bir amacı yoktur.

- Özel bir sebebi var mı ? Yok ise yapılmayabilir

- İçeriği ve ifade edilmiş hedefi var mı ? İçeriği belli olmayan, hedefi olmayan toplantılar tamamen kayıptır, genellikle en yüksek rütbelinin nutuk atmasına yarar.

- Toplantıda elde edilebilecek sonuçlar ölçülebilir mi ?

- Tek bir karar mı yoksa çok sayıda karar mı alınacak ? Karar alınmayacak ise ne yapılacak. Toplantının süresi bu kararlar için yeterli olacak mı veya uzun mu ?

- Karar vericiler salonda olacak mı ? Olmayacak ise dağılabilirsiniz.

Bunun gibi bir listeyi toplantı odanıza asarak başlayabilirsiniz.

İşim gereği uzun bir süredir çok sayıda toplantıya katılıyorum. Toplantıların performansından ben de memnun olmadığım için bir kitap yazdım, incelemek isterseniz tıklayın >>>

 

 

Tags:

Bundan yüzlerce yıl önce Hun İmparatoru Attila bakın ne demiş :

Artık yetersiz kalan taş bTas_baltaaltalarımızı bir kenara bırakarak yeni kılıçlar edinmeliyiz, gereçlerimize uzun merdivenler eklemeliyiz; yüksek Roma duvarlarının atlarımızın nal sesleri ile yıkılmasını bekleyemeyiz.

Geçmişte yaşamış başarılı insanların bu tür sözlerini okuduğumuzda çoğu kez … evet … evet … güzel söylemiş deriz.

Peki niçin aynı tür bir gerçeği kendi şirketiniz veya kendiniz için şu anda siz tespit etmiyorsunuz ?

Attila yüksek Roma duvarlarını, surlarını görünce ordusunun alıştığı kural setinin değişmesi gerektiğini hemen anlamış (buna paradigma kayması deniyor, Attila paradigmanın değiştiğini anlamış). Şimdi diyeceksiniz ki ne var bunda ? Adam yüksek surları görünce başka ne yapabilir ?

Tarihte çok sayıda Attila olmadığını hatırlatmak isterim, zaten başarılı liderleri diğerlerinden ayıran nerede ise tek nokta budur. Onlar ya paradigmanın değişmesine sebep olur ya da değişimi algılayarak yeni duruma göre bildiklerini unutup yeniliğe adapte olur.

İş veya kişisel hayatınızı bir gözden geçirin, siz buna benzeyen neler yaptınız acaba ?

Başarılı olmak için genel gruptan ayrılmış, farklı düşünüyor olmak gerekir. Aksi takdirde sizin gibi düşünen ve hareket eden milyonlarca insanın kaderini paylaşırsınız. Herkesin birbirine benzediği ortamda başarılar küçük küçük şeyler olacaktır, yetiyor ise mesele yok.

Yetmiyor ise :

Taş baltalarınızı bırakıp yeni yöntemleri, yeni fikirleri öğrenmeye ve yol açabilen insanları arayıp bulmaya çalışmalısınız. Diğer türlü sadece konjonktürün izin verdiği kadarı ile yetineceksiniz, bir yılda alabileceğiniz yolu belki 10 yılda alabileceksiniz.

Tags: