Archive for Ekim, 2014

Sunum_KASIM

 

Hatırlanacak sunumlar yapmak ister misiniz ?

Bir sunumun kariyerinizi değiştirebileceğini biliyor musunuz ?

Yapılan bir araştırmaya göre sunumları dinleyen kişiler sunum yapanların % 13′ünü beğenmiş ancak sunum yapanların % 87′si kendilerinin çok iyi sunum yaptığını söylemiş … siz hangi taraftasınız ?

Evet, bir sunum kariyerinizi değiştirebilir. Eğer başarısız bir sunum yaparsanız muhtemelen size daha önemli bir konuda sunum görevi verilmeyecek, sizin yerinize başkası ilerleyecektir. Başarılı bir sunum yaparsanız ise muhtemelen bulunduğunuz görevden daha yükseklere doğru çıkabileceksiniz.  İşte bu yüzden başarısızlık ihtimalini yok etmelisiniz.

Başarısız bir sunum yaparsanız tek kaybeden siz değilsiniz …

Eğer bir şirket çalışanı iseniz şirketiniz bundan etkilenir. Sunum müşterilere, tedarikçilere veya yatırımcılara yapıldı ise şirket hakkında pozitif bir düşünce oluşmayacaktır. Sunum çalışanlara, şirket içine yapıldı ise kaybolan zaman, motivasyonunu kaybeden çalışanlar, hedefine gidemeyen projeler olarak geri dönüş olur.

VASAT olmak istiyorsanız o sizin bileceğiniz bir iş …

Evet, topluluk önünde olmak ürkütücüdür, insanların %75′inde bu korku ilk sırada yer alır. Ancak buna rağmen başarılı olup olmamak sizin elinizde. Doğru teknikleri nasıl kullanacağınızı bilirseniz sonuç sizin lehinize olacaktır.

Yükselmek isteyen bütün profesyoneller, iş sahipleri, girişimciler, akademisyenler, satış ve pazarlama çalışanları … Az veya çok sayıda sunum yapacaksınız. Örneğin ben 700′den fazla sunum yapmış birisiyim ve hala daha öğrenmekte olduğumu düşünüyorum. Ancak en önemlisi başlamaktır, sadece başlayanlar ilerler diğerleri ise ilerleyenleri konuşur.

Bu seminerde izleyeceğiniz 9 adımlık yol sizi başarı potasına sokacaktır. İşte bu yüzden katılmalısınız.

Seminerim hem işin tekniğini hem uygulamasını içeriyor. Sunumu nasıl hazırlayacağınızı, sesinizi ve vücudunuzu nasıl kullanacağınızı hem izleyerek hem de yaparak öğreneceksiniz.

Seminerden ayrılırken ulaşmış olacağınız noktanın çok tatmin edici olduğunu göreceksiniz

Kimler katılmalı ?

Topluluk önünde konuşmak eğlenceli bir şeydir, sadece nasıl yapılacağını bilmeniz gerekiyor.

Eğer sahneye çıktığınızda performansınızın takdir edilmesini istiyorsanız sizi bu seminere bekliyorum.

Sunum yapmak veya topluluk önünde konuşmak durumunda olan veya isteyen herkes katılabilir. Profesyoneller, iş sahipleri, yöneticiler, yönetici adayları, akademisyenler, girişimciler, öğrenciler … Sahnede herkese yerimiz var.

Hazırlayan ve Sunan : Cengiz Pak

Tarih : 8 Kasım 2014

Yer : Pendik / GreenPark Oteli (Sahilde)

Yemek ve İkram : Açık büfe öğlen yemeği ve ara ikramlar

Sertifika : Katılım Sertifikası

Saat : 9:30 – 16:30

Katılım Ücreti : 245 TL + KDV

Hesap Numarası
Türkiye Ekonomi Bankası (TEB): TR570003200004200000097043
Hesap İsmi : Temel Teknoloji Yazılım ve Danışmanlık – Cengiz Pak

Kayıt İçin : (216) 360 65 60 / cansu@temelteknoloji.com.tr

Bu seminerin ücretini kredi kartınız ile ödeyebilirsiniz, form için tıklayın .

Eğer Bonus kartınız var ise 6 taksit imkanınız da var, diğer kartlar ile “tek çekim” şeklinde ödeyebilirsiniz. Formu doldurarak Cansu Hanım’a iletiniz.


İşim gereği bir çok şirket ile çeşitli seviyelerde ilişkim oluyor. Bu ilişki bazen sahibi,  bazen genel müdür veya diğer yöneticiler ile, bazen de üretim, bakım operatörleri, depo görevlileri ile oluyor.

Bir çok iyi veya kötü olayı onlar ile beraber yaşıyorum, çok sayıda başarılı kişi ile karşılaştığım gibi bazen de başarısız olmuş veya olmak üzere olan çalışanla yolum kesişiyor.  Ancak şimdi bunlardan bahsetmek istemiyorum.

Bir şirketin en az bildiğim yeri ise “yönetim kurulu”.

Ben yönetim kurulları konusunda uzman sayılmam, hiç yönetim kurulu üyesi olmadım olacağımı da sanmıyorum.  Bu yüzden içeride ne konuşulduğunu bilmiyorum.

Bazen tanıdıklarıma soruyorum neler konuşuyorsunuz diye ?…  bana gülümseyerek boşver diyorlar.

Ben de boşveriyorum.

Kendi işinizi kurmayı düşünüyorsanız önce kendinize karşı dürüst olarak aşağıda bulunan listeyi gözden geçirmenizi öneririm. Her ne kadar bu özellikler başarısız olmanızı garanti etmiyor ise de işinizin zor olabileceğini işaret ederler. Ancak kendilerinin farkında olanların çalışarak bu özellikleri pozitif yönde değiştirebileceklerini de varsaymak gerekir.

1. Karar vermekte güçlük çeken, kararsız birisi misiniz ?

Eğer aklınızdan kendi işinizi kurmak geçiyor ise önce karar verebilmeyi, onu hayata geçirmeyi ve sonuçları ile yaşamayı içinize sindirmelisiniz. Karar vermek için her şeyin tam olmasını, hiç bir risk unsurunun kalmayacağı zamanı bekleyen birisi iseniz fırsatları da kaçıracağınız kesin.

Zaten sıfır risk diye bir şey de yoktur.

2. Sorumluluk almıyorsanız

Eğer her şeye bir bahane bularak başınıza gelenleri açıklıyor, olayların içinde kendi payınızı görmüyor iseniz serbest çalışmak size göre değildir.

Bir iş sahibi baştan sona “sorumluluk alan”, bahane üretmeyen ama çare üreten birisi olmalıdır.

Müşteri şikayetleri olduğunda elemanlarınızı veya başka şeyleri bahane edecek iseniz bir daha, hata iki kez daha düşünmelisiniz.

3. Sizi tek motive eden şey para ise …

Kuracağınız iş belki sizi çok zengin edecek belki de çok para kaybettirecek. Ancak süreç muhtemelen uzun olacak ve ilk başta başınızdan aşağı para yağmayacaktır. Bu dönemi geçebilmeniz için yüksek motivasyona sahip olmalısınız ve tek motivasyon kaynağınız para ise kısa sürede havlu atmanız olası … Niçin kendi işinizi kurmak istediğinizi bir daha düşünün, ilk başta “para” geliyor ise güçlükleri aşabilmeniz mümkün olmayabilir.

4. Uçlarda gezer misiniz

Eğer bazen moraliniz çöküyor bazen ise aşırı iyimser oluyorsanız şansınız açık olsun. Her kötü olayda moraliniz dibe iniyor ise işinizi sağlıklı sürdürebilmeniz çok mümkün değildir.

Aşırı uçlarda gezindiğiniz zaman yanınızda çalışanlar veya bu dönemlerde karşılaştığınız müşterileriniz, tedarikçileriniz size olan güvenlerini kaybedebilirler.

5. Kronik olarak dağınık birisi iseniz

Eğer hem dağınık hem de aradığını bulamayan birisi iseniz (bazıları dağınıktır ama aradıklarını bulurlar), faturalarınızı ödemeyi unutuyor iseniz, dağınıklık sizi rahatsız etmiyor ise bunlar işinizi baltalayabilir.

Tam tersi olarak düzen hastası iseniz de işiniz zordur. Bu seferde dayanılmaz bir patron olup iş yapmak yerine ortalığı toplamak ile ömrünüzü geçiriyor olabilirsiniz.

En iyisi yapılması gerekeni verimli bir şekilde yapabiliyor olmaktır.

6. Başladığınız işleri bitirmeyenlerden misiniz …

Eğer başladığınız işleri tamamlama konusunda problemleriniz var ise paranızı ve zamanınızı başka konularda harcayın, iş kurmak size uygun olmayabilir.

Kendinizi fikir adamı gibi görüyor iseniz, iş fikirleri etrafınızda uçuşuyor ama siz onları hayata geçirmek için bir şeyler yapmıyor iseniz iki yolunuz var. İlki iyi bir uygulayıcı ile yola çıkmanız ikincisi ise hiç başlamamak.

7. Kendinizi ve şirketinizi iki ayrı şey olarak görüyor iseniz

Bazıları şirketlerin “tüzel kişilikleri” arkasına geçip konfor zonu yaratabileceklerini düşünür. Şirket sizin ise neyin arkasına geçip saklandığınızı bir daha düşünün.

8. Alışılmışa tutunacak iseniz

İş hayatı, tüketim alışkanlıkları, alışveriş biçimi, beklenti seviyeleri değişiyor. Eğer kendi konforunuz için değişimi görmemeyi tercih eden birisi iseniz işiniz zor demektir.

Kuracağınız iş geçmişte popüler olmuş olan belki de şimdilerde ölmekte olan bir konu ancak siz tersine inanmak istiyorsunuz. Veya herkes yapıyor ben de yapabilirim diyorsanız kıyasıya rekabete hazır olun.

Değişimi kendi lehinize kullanmayı, öğrenmeye açık olmayı ön plana almamak size pahalıya mal olabilir.

9. Limitsiz yaşamak için mi iş kurmak istiyorsunuz …

Tamamen hür, istediğiniz zaman istediğiniz işi yapabilmek, istediğiniz saatlerde çalışabilmek için mi kendi işinizi kurmak istiyorsunuz. Keşke böyle bir şey mümkün olsa !

İş hayatı seçtiğiniz konuya göre bir disiplin içinde gerçekleşir, aksini düşünmeniz serbest, elbette kendi paranızla.

10. Sözünüzde durur musunuz …

Dürüstlük esas, konular değişir, her şey değişir ama bu kural değişmez.

Söz verip unutamazsınız, müşterinize bana ne diyemezsiniz, garanti verip sırtınızı dönemezsiniz …

Bunları yaparsanız işiniz olmaz, iş sahibi olamazsınız …

11. Bir desteğiniz var mı ?

İş sahibi olmak zordur. Aileniz, arkadaşlarınız yapacağınız işe karşı olabilirler, ekonomi zaten arkanızda olmayabilir. Bu durumda iç direncinizi, niçin bu işi yapmak istediğinizi ve tamamlama enerjinizi gözden geçirmelisiniz.

Desteği olanlar daha kolay mesafe alacaktır, kendi başına olanlar ise sadece kendilerine iki kat güvenmek zorundalar, çünkü hem işi yapacak hem de etrafının negatif tavırları ile uğraşacaklar.

12. Ben çok iyi yaparım, herkes bayılacak ve hemen alacak

Dünya sizin gibiler ile dolu. İlk sormanız gereken soru şu : Niçin benden alsınlar ?

Eğer bu soruya çok hızlı cevap veriyor iseniz bir de şunu denemelisiniz : Niçin benden almayıp diğerlerinden alsınlar ?

Bu dünyada çok iyi, çok güzel olanın çok tercih edileceği diye bir şey yoktur. Böyle bir inancınız var ise önce bunu gözden geçirmelisiniz. Önce pazarlama ve satış aksiyonlarını düşünmelisiniz, üretim ise ikinci aşamanın konusudur.

Eğer şu anda kendinize ait bir işiniz var ve yukarıda listelediklerimden bir kaçı size uyuyor ise dikkat. Hemen onları iyileştirmelisiniz.

 

kaybolanlar

Çok büyük bir banka, belki ülkemizin en büyüğü, benim gibi emeklilerin çoğunlukla maaşlarını aldıkları yer.

Hikayemiz benim emekli maaşımı bir süre çekmediğim için paranın SGK tarafından geri çekilmesi ile başlıyor. SGK, paranızı çekmez iseniz ölmüştür bu herhalde diye parayı geri çekebiliyormuş. Neyse ki fazla zor olmayan bir işlem sonucu onlar kendi taraflarını hallettiler. Şimdi gelelim paranın bankadan nasıl çıkacağına …

Efendim benim hesabı açtığım şube ile bana yakın olan şubeler farklı … Bankalar ile hiç muhatap olmayan birisi olarak bunun ne demek olduğunu bilmiyorum ama öğreneceğim. SGK’dan bana git o bankanın herhangi bir şubesine paranı çek dediler, bende en yakın olana gittim.

- Bana SGK’dan para geldi mi ?

Gişe görevlisi uzun uzun ekranına baktı sonunda bana “Evet” dedi.

- Çekebilir miyim ?

- Hayır

- Niye ?

- Hesabınız başka şube’de oraya gidip çekeceksiniz.

( Bu arada ben bir emekliyim, yaşça onlardan büyüğüm … hatırlatırım. Beni itekleyeceklerine yardımcı olmaları gerekmiyor mu ? Aaaa sen uzaydan mı geldin, burada işler böyle yürür bilmiyormusun … diyorsanız elbette biliyorum. Ama artık canım çok sıkıldığı için bilmek istemiyorum)

- Burası o banka değil mi ?

- Paramız yok

( Bu arada gişe görevlisi arkasını dönüp orada bulunan bir hanım! ile konuşup ne yapacağını soruyor. Hanım! ona para filan verme diyor. Bu arada “o” benim …)

- Hiç mi yok ?

Hanım! oradan lafa atlıyor … ver 1000 lira. Sinirlenmiyorum, severim sadaka almayı !

- Şu andan itibaren konumuz para değil, siz bana kaç para verebileceğinizi söyler misiniz ?

(Bu arada gişe memurunun yüzünden parası olduğunu anlıyorum)

- Ama 41 TL masraf çıkar

- Olsun, sen ver

- 5000 vereyim (vermesi gerekenin 1/3′ü)

- Peki 5000 ver

Şimdi ikinci tur başlıyor …

- Benim burada bir de OGS hesabım var, bağlı olduğu kredi kartının süresi dolacak, gelmişken onu değiştireyim (yanımda kart yok ama numarası var)

- Bakayım

- Aaaaa kartı görmeliyim

- Senin bilgisayarın kartı görmeden işlem yapabiliyor (telefondan güncellenebiliyor), siz önünüzdeki ekrandan kartın bana ait olduğunu göremiyor musunuz ?

- Olmaz, yapamam …

Bundan sonrası şöyle olacak.

1. Ben yarın OGS’yi iptal edip başka bir bankadan HGS alacağım.

2. Emekli maaşımı o bankadan başka bankaya aktaracağım.

SGK’ya tavsiyem ise çalıştığı bankayı değiştirmesi çünkü bunlar onlar kadar hızlı ve işe hakim değil.

Bankaya ise bir önerim yok. Kazanmak için harcayacakları para kaybettiklerinden fazla olacaktır. Doğanın kanunu bu birileri gidecek başka birileri gelecek.

Şimdi diyeceksiniz ki kimin umurunda !

Olmasın ne fark eder. Grand Canyon nasıl oluştu bilmem biliyor musunuz ?

Hiç bir şirket müşterilerinden ve onu şekillendiren pazar koşullarından daha güçlü değildir. Şirketler, travma yaşamaya uzun bir sürecin sonunda başlar. Bunun sebebi kütlelerinde birikmiş enerji, yavaşlama yavaş olacağı için fark ettiklerinde zaten durum “game over” şeklinde tezahür eder  … emin olabilirsiniz. Sonra suçu “konjonktüre” bağlayıp devletin kapısını bana yardım et diye aşındırırlar.

İşte bu da benim umurumda değil.

 

 

Tags: