Archive for Ocak, 2013

Bir iş sahibi, bir patron için en zor kararlardan biri işini satmaya karar vermektir. Çoğu kez zor zamanların sinyalleri göz ardı edilir, iyi günlerin yakında geleceği düşünülür ancak çoğunlukla bu bekleyiş şirketin değerini daha da düşürür.

Bir şirketin satılması veya devredilmesi, şirketinizin hayatına başka birileri tarafından yönetilerek devam etmesi gerektiğini gösteren bir dizi sinyal oluşur ama muhtemelen bu zor kararı ertelemek en kolayıdır.

Şirket satma kelimesini her zaman başka birisine para karşılığı olarak satma şeklinde düşünmeyin, yönetimini devretmek de benzer bir prosedür veya alt yapı gerektirir. Örneğin işini 20 senede kurmuş bir “baba” oğluna veya kızına şirketi bir anda al ve yönet diyebilir mi ? Devir alan kişi bunu yapabilir mi ?

Bunun olmadığını biliyoruz, bir araştırmaya göre şirketlerin sadece % 30′u ikinci nesile geçerken üçüncü nesile geçenlerin oranı ise % 12 imiş. Bu konuda başka bir araştırma üçüncü nesil için % 4 oranını veriyor, ABD’de 1920′li yılların ilk 69 (en büyük 69) firmasından 1980′li yıllarda sadece 3 tanesinin yaşamına devam etmeside benzer bir istatistik. Kısacası insanlar 60 yaşını görebiliyor ama şirketlerin % 90′ı göremiyor.

Böyle olmak zorunda mı ? Değil elbette ama gerekenlerde yapılmalı.

Şimdi gelelim ne tip sinyal veya olaylar şirket sahibi (muhtemelen kurucusu) ile şirketin yollarınının ayrılması gerektiğini gösteriyor kısmına …

Şirketinizin rekabetçi durumunu korumak için büyük bir sermaye yatırımı yapmak zorunda olduğunuzu anladığınızda yatırımın ödeme vadesi sizin emeklilik planlarınızın ötesine taşıyor olabilir. Belki de artık bir stratejik ortak bulmanın zamanı gelmiştir. Bu sayede yeni bir kaynağın yanı sıra yeni bir enerji ile yatırım gerçekleşebilir, siz de benden sonra ne olacak diye düşünmezsiniz.

Büyük bir rakip her gün sizin pazar payınızı biraz daha küçültüyor ise çanlar çalmaya başlamış demektir. Mesela siz de bir şirketin hisse senetleri var ve ismi X olsun. Bir süre sonra dünya çapında bir şirketin X ile benzer bir ürün veya hizmeti satmaya başlayacağını öğrendiğinizde ne yaparsınız ? Herhalde hisselerinizi hemen satmaya çalışırsınız … Peki böyle bir durum sizin şirketinizin başına gelirse ne yapmalısınız ? Şirket sahipleri objektif olurlar ise ne yapacakları belli ya çekilecekler ya değişecekler (çekilmek tek yol değil elbette ancak üzerinize gelen dalganın yüksekliğini ve taşıdığı su miktarını doğru belirlemeli ve ona uygun dalgıç kıyafeti kullanmalısınız) …

Şirketinizin yoluna çevik, daha çok risk alan, girişimci bir firma çıktığında 3 ihtimal vardır. Birincisi onu satın alıp yok edersiniz, ikincisi yön değiştirip mücadele edersiniz, üçüncü olarak da siz satarsınız. Niçin hemen bir şey yapmalısınız ? Çünkü sizden çevik ve hırslı bir firma yolunuza çıktı ise amacı müşterilerinizi almaktır ve eğer alıyor ise geçen her gün şirketinizin değerini de düşürecektir. Eğer satmayı düşünüyorsanız şimdi yapmak en iyisidir.

Sektörünüzde önemli bir şirket sizin bir rakibinizi satın aldı ise pazarını genişletmek için bunu yapmıştır ve herhalde sizin müşterilerinize de gideceklerdir. Bir diğer ihtimali de siz değerlendirebilirsiniz … Bu büyük firmanın rakibi olan başka bir büyük firma da belki bunun üzerine benzer bir hamle yapıp şirket aramaya başlar. İşte satmak için en iyi zaman.

Eskisi kadar enerjik değilsiniz, sağlık endişeleriniz var veya artık uzaklaşmak, kendi sağdınız sütü içmek istiyorsunuzİçinizdeki ilgi ve rekabet etme ateşiniz sönüyor ise belki de bırakmak en iyisi. Çünkü büyümüyor hatta daralıyor olabilirsiniz, bu durumda devam etmek bugüne kadar biriktirdiklerinizi de tehlikeye atmak olabilir.

Veya artık sıkıldınız, ölmeden önce yapılması gereken 100 şey kitabı okurken ben ne yapıyorum yahu dediniz ve bir anda ilgi alanınız değişti. İşte size güzel bir “terk etme” sebebi.

Çocuklarınız sizin işinizi devam ettirmek ile ilgilenmiyor veya yapamayacaklarına inanıyorsanız en iyisi onları ne yapacağı belli olmayan yöneticiler ve bir şirket ile baş başa bırakmamaktır. Hala daha para ediyor ve siz işin başında iken satın, onlar için kolay yönetilebilir bazı yatırımlar yapın ve benden sonra ne olacak endişenizi sonlandırın.

Çok önemli müşteri veya çalışanlarınızı kaybetti iseniz bu durumda ya radikal tedbirler ile yeni bir plan yapacaksınız ya da “terk etme zamanı” diyeceksiniz. İş sahipleri şirketleri için çoğu kez duygusal karar verir, işlerin düzeleceğini ümit ederler ancak çoğu kez bu olmaz. Radikal olmak, “tedavi edilemeyecek kolu kesmektir” ve terk etmenin hemen hemen tek alternatifidir.

Herşeyi bir gün satmak için organize etmiştiniz ve şartlar oluştu. Bu durumda zaten eliniz “EXIT” düğmesinde idi ve ona basacaksınız. Rekabet, pazar koşulları, şirketinizin pozisyonu … Hepsini uzun zamandır gözlüyor ve şirketinizi satmak için düzenliyordunuz. En sonunda iyi bir danışman ile beraber alıcılar ile görüşmeye başladınız ve hiç panik yaratmadan, iyi bir değer ile satışı ve misyonunuzu tamamladınız.

Şirketlerin yaşamına devam edebilmesi için yönetimin el değiştirmesi gerekir (aynı aile içinde veya yabancılar ile), başka türlü bir şirket nasıl 50 yılı aşabilir ki ! Bir şirketin el değiştirmesi ise bir kaç değişik şekilde olabilir. (Bu konu ile ilgili diğer yazıyı okumak isterseniz tıklayabilirsiniz “Firmanızın değişime ihtiyacı olup olmadığını nasıl anlarsınız” )

Sözün özü sonunda 4 ihtimal var (3 demek isterdim ama maalesef 4)…

1. Satıp tamamen işten çıkılabilir, buna yabancılar EXIT diyor.

2. Diğer yöntem büyük bir şirketin sizin stratejik ortağınız olması. Anlaşmalar iyi yapılmaz ve siz bir gün onlar için yük gibi görünmeye başladı iseniz sonuçta bir gün siz EXIT etmeseniz de stratejik ve büyük ortağınız sizi OUT etmiş olabilir. Bence uzun ve sancılı bir süreç ve sonunda bunun olma ihtimali var.

3. Diğer bir yöntem iş sahibinin işi aile bireylerine devretmesi. Bu durumda işin devam riski yine aile varlıklarını tehdit etmeye devam edecektir ancak en azında “kurucu” gidip biraz inek sağıp tavukların altından yumurta toplama zevkini tatmış olur. Tabi diğer alternatiflerde var, güzel bir motosiklet alıp saçları uzatmak (kaldı ise), bir tekne alıp turlamaya başlamak, dünyayı gezeceğim diye sırra kadem basmak gibi …

4. Şirketinizden önce sizin exit etme ihtimaliniz, bence ilk 3′ünden birini seçin

Adaptasyon, Uyum Sağlayabilme

Adaptasyon, çevre ve koşulların değişmesine ayak uydurabilmek veya bir canlının bir hedefi gerçekleştirebilmek için davranış ve metodlarını değiştirebilmesi olarak tanımlanabilir. Uyum sağlayabilen canlılar her durumda değişikliğe karşı “pozitif” bir karşılık vermekte, yeni yol ve yöntemlerin öğrenilmesine “istekli” davranmaktadır. Diğer türlü zaten adapte olamazlar.

Biraz aklınızı zorlarsanız bu kavramın “survival of the fittest” veya “doğal seleksiyon” tanımları ile benzerliğini görebilirsiniz. Bu tanımlara göre de hayatına devam eden türlerin en güçlü olanlar değil ortama en iyi adapte olanlar olduğunu kabul edebilirsiniz.

Her ne kadar şirketlerin 35 m2 içinde yaptıkları değerlendirmeleri etkilemeyecek bile olsa dikkatinizi çekmek istediğim bir konu var. Uyum sağlamak, adapte olabilmek her zaman iyi bir şey mi ?

Eğer herkes şartlara uyum sağlar ise şartları kim değiştirecek ? Neyse onu da insan kaynakları uzmanları hangi göreve hangi yetkinlik gerekli aşamasında düşünsünler …

Bir insanın adapte olabilme isteğininin olup olmadığını nasıl anlayabiliriz şimdi bu ip uçlarına bakalım.

* Değişikliklerin niçin çalışmayacağını değil “nasıl çalışacağını” araştırır, yöntem geliştirmek için pozitif çaba gösterir.

* Değişikliklere hızlı tepki gösterir ve uyum sağlamaya çalışır.

* Etkinliği arttırabilmek için pozitif önerilerde bulunur, çevresini uyum çalışmasının içine çekmeye çalışır

* Yeni metodları öğrenmeye isteklidir, bir köşeye çekilip nasıl başarısız olunacağını değil yenilikleri nasıl hayata geçirebileceğini düşünür.

* Taktik veya stratejisini değişen duruma göre gözden geçirir, gerekirse değiştirir.

* Eleştiri veya geri beslemeyi kendisini yeniden düzenlemek için kullanabilir.

* İş temposunda olan değişikliklere uyum sağlar, ekip arkadaşlarına karşı adildir, üzerine düşen yükten kaçmaz. (Bu durum bir çalışanın hoşuna gitmiyor veya buna uyum sağlamak istemiyor olabilir, her şeye uyumlu olacağız diye bir konu elbette yoktur ancak adil olmak, kaytarmamak gerekir)

Not : Bu yetkinlik tanımlarını kariyerinde ilerlemeyi, talip olacağı görevleri, pozisyonları gerçekten isteyen kişiler için yazıyorum. Bu sayede kendilerini işe alacak veya kariyer rotalarında ilerlemeleri için onlara destek olacak, yön verecek kişilerin hangi kriterlere dikkat ettiklerini bilmeniz gereklidir. Diğer yandan şirketlerde “performans ölçümü”, “performans yönetimi”, “yetkinlik esaslı değerlendirme” giderek yaygınlaşmaktadır. Bir profesyonel olarak kariyerinizi geliştirmeniz bu dünyanın kurallarını ve bakış açısını anlamanız ile mümkündür. Sizlerinde yorum veya yazılarınız ile katkılarınızı bekliyorum.

Bazı çözümleri, bazı yazılımları, bazı iş yapma yöntemlerini herkes oy birliğiyle kabul ediyor olabilir.

Bu ?kabullenme? tercihin doğru olduğu anlamına gelmez.

Herkesin aynı yazılımı, aynı iş yapma yöntemlerini kullandığını düşünün … Bu durumda farkınız ne olacak ?

Giderek aynılaşan şirketler rekabet kazanında bir arada pişer.

İşte bu yüzden yeni yaklaşımları destekleyin, yeni fikirlerin kabul görmesi için elbette sıradan tercihler için harcayacağınız çabadan daha fazlası gerekecektir.

Tags:

PMI-TR (Project Management Institute – Türkiye) organizasyonu ve Microsoft sponsorluğunda gerçekleştirilecek aktiviteye konuşmacı olarak katılıyorum. Konuşma konum “ERP Proje Yöneticisinin Bilmesi Gerekenler”.

Bu aktiviteye katılmak isteyenler 25 TL ödeyerek bunu gerçekleştirebilirler, bilgiler aşağıda.

Benim için oldukça farklı bir durum çünkü katılımcıların herhalde hepsi proje yöneticisi, muhtemelen proje yönetimi konusunda onlardan öğreneceklerim olacak.

Aktivite Microsoft binasında 29.Ocak.2013 tarihinde gerçekleşecek.

Program :

18:00 ? 18:40 Kayıt / Networking
18:45 ? 19:30 Sn.Nilay Karagülmez- Nilay Karagülmez Eğitim&Danışmanlık, Kişisel Kariyer Koçu- İletişim

19:30 ? 19:40 Sorular, Cevaplar

19:40 ? 19:50 Çay, Kahve Arası

19:50 – 20:35 Sn. Cengiz Pak- Yönetim ve Stratejik Planlama Danışmanı- ERP Proje Yöneticisinin Bilmesi Gerekenler

20:35 ? 20:45 Sorular, Cevaplar

20:45 ? 21:00 Kapanış/ Resepsiyon

Adres :
Microsoft Turkiye – İSTANBUL
Aydın Sokak No:7 Bellevue Residences Levent, Istanbul,
Tel: +90212 370 5555
Katılım ücreti 25 TL?dir.PMI TR Chapter üyeleri ücretsiz katılmaktadır.

Katılım ücreti ödemek için :
Proje Yönetim Mesleği İlkeleri Teknikleri ve Rotası Derneği (PMI TR)

YKB  TR94 0006 7010 0000 0084 2312 66

PMI-TR Telefon : (212) 281 3752

www.pmi-tr.org

Aktivitenin davetiyesi ve detayı için tıklayınız >>>

ERP Proje Yöneticisi olarak konuyu hiç bilmeyen ama boş vakti olan, hatta okuldan henüz çıkmış olan gençlerin tercih edilmesine çok rastlanır.

Bu tekniğe sobeleme diyoruz.

Şirketin tecrübeli çalışanları bu işi onu ve şirketi hiç bilmeyen birisine devrederek o kişiye olan güvenlerini gösterirken diğer yandan başlarından iş savuşturma konusunda bir adım daha ilerlemiş olacaklardır.


Timsah beslendiği zaman yediği her şeyi sindiriyor ve 6 ay hiç bir şey yemeden hayatına devam edebiliyor. Fil ise hergün beslenmek zorunda çünkü yediklerinin sadece yarısını sindirebiliyor.

Timsahın 84 milyon yıldır varlığını çok değişmeden devam ettiren süper bir canlı. Filler ise sadece 4 milyon sene geriye doğru gidebiliyor ve yaşamını sürdürebilmek için bu günlerde insana bile ihtiyaç duyuyor.

Her ikisi de besin zincirinin en tepesinde ve doğal düşmanı çok az olan canlılar, dolayısı ile kaderleri büyük ölçüde kendi iç verimliliklerine bağlı.

Tedarik zincirlerinde her zaman kaynakları en verimli kullananlar kalıcı olur, diğerleri hep daha fazla mücadele etmek zorunda.

Bu işler adamı şişler … Bu sözün sahibi benim sevgili dostum Kemal Aksüyek. Kendisi de benim gibi bir Endüstri Mühendisi ve bir yazılım şirketinin sahibi.

Bu sözü ilk duyalı yıllar oluyor, kaç yıl olduğunu hatırlamıyorum. Ne zaman zorlu konular ile karşılaşsam bu sözü çevremdekilere hatırlatırım. İşte size böyle bir liste …

- Kaç satış elemanınız geçen yıl hedefini tutturamadı ?
- Neden tutturamadı ?
- Bu yıl hedefin tutturulması için planınız ne ?
- Satış kadronuzu nasıl destekleyeceksiniz, hangi konuda faaliyetleriniz olacak ?
- Daha fazla sayıda müşteri / talep gelebilmesi için ne yapıyorsunuz ?
- İsminizden her gün daha fazla kişinin haberinin olması için planınız nedir ?

Kemal ve ben endüstri mühendisliği okurken yöntemler gördük, algoritmalar öğrendik. Bütün bunların çok faydası oldu. O zamanlar satış konusu ile doğal olarak ilgilenen kişiler değildik. Okul sonrasında ise kendi işlerimizi kurduk ve bu işlerin nasıl işler olduğunu tecrübe yolu ile öğrendik.

Pazarlama ve satış yönetimi ile ilgili şirketlerin alması gereken mesafe bu alanda çalışmayı düşünen gençler için önemli bir fırsat sunacaktır diye düşünüyorum. Diğer yandan şirketlerin pazarlama konusunu stratejik planlarının içine alıp satışın yönetimi ile entegrasyon sağlamalarının önümüzde bulunan en az 10 yıl için geçerli paradigma olacağı görünüyor. Bu konuyu ileride stratejik müşteri yönetimi, stratejik satış yönetimi veya stratejik pazarlama gibi konu başlıkları altında duyacaksınızdır.

Müşterilerimizin bizim hakkımızda olan görüşleri mi yoksa yöneticilerin görüşleri mi ? Hangisi şirketimiz için daha önemli ?

Yöneticilerin herhangi bir durumda kendi düşünceleri ile müşterilerinin düşünceleri arasında bulunan fark ile yüzleşmeleri çok önemlidir.

Sorulduğu zaman “müşteri odaklıyız”, “müşterimizin fikirleri çok önemlidir” diyen yöneticilerin muhtemelen % 95′i aksiyonlara karar verirken kendi düşünceleri ile hareket eder. Elbette müşterinin sesini işe yarar biçimde şirketin içinde dolaştırmak güç bir iştir. Diğer yandan “ego” buna engeldir, aynı “ego” hatadan dönmek konusunda da engel yaratır.

Çok çalışıyorsunuz, işinizi mükemmel yapıyorsunuz ama 3 yıldır aynı pozisyonda takıldınız. Üstelik size göre çok daha az hak etmiş olanlar ilerlerken !  Ne yapmalısınız ?


Muhtemelen ilerleyenler sizin bilmediğiniz ve yapmadığınız bir şeyi biliyor ve yapıyorlar. İşinizde ilerlemek için sadece size verilen görevi yapıyor olmak ve hatta onu mükemmel yapıyor olmak yeterli değildir. İlerleyebilmek için mevcut konumunuzun sınırlarını zorlamalı, yeni sorumluluklar almaya hazır ve istekli olduğunuzu göstermelisiniz.

Örneğin herkes günde 10 problem çözebilirken siz  15 adet çözebiliyorsunuz. Şimdi yöneticiniz sizi ilerletirse kim çözecek 15 problemi, kim kapatacak diğerlerinin açıklarını. Diğerlerinden fazla sonuç üretebilmeniz iş güvenceniz açısından iyi bir taktik ancak sadece buna dayanarak ilerleyeceğinizi planlıyor iseniz bu kötü bir strateji.

İşinizi iyi yaparken şirketinize veya çalıştığınız ortama nasıl daha fazla değer katabileceğinizi düşünmeli ve bunun yollarını bulmalısınız. Şirketlerin her zaman çözülmesini isteyecekleri problemleri olacaktır, işte bu problemlerin çözümüne katkıda bulunmaya istekli olursanız “ilerleme kapısını” aralamaya başlarsınız.

Şirketinizi Anlamalısınız

Şirketinizin stratejik hedefi ne ?

Sizin çalıştığını bölüm bu hedef için ne yapıyor, ne yapmalı ?

Bağlı olduğunuz yöneticinin performansı nasıl ölçülüyor ?

İçinde bulunduğunuz takımın diğer üyeleri hangi kritik işleri yapıyorlar ?

Daha fazla değil daha doğru işleri yaparak ilerleyebilirsiniz. Şirketinizi tanımak ile başlamalısınız, eğer yakın zamanda dikey yönde ilerleme ihtimaliniz yok ise o zaman yatay yönde yer değiştirerek şirketinizi daha iyi anlamayı sürdürebilirsiniz.

Bu sayede ileride bir çok noktayı bilen birisi olarak yönetici pozisyonları size daha yakın olacaktır.

Sorumluluğunuzu Arttırın

İlerleyebilmek için aldığınız sorumluluğu arttırmalısınız, sorumluluk almayan ve sadece talimat ile çalışan birisi asla ilerleyemez (tek yol kalır, yöneticinizin gittiği yere sizi de götürmesi).

İşte bunun için yapmanız gerekenler :

- İşinizi eksiksiz ve yöneticinizi yıpratmadan (ikaz, talimat) bitirmelisiniz. Hata yapabilirsiniz ama aynılarını tekrarlamamalısınız. Bunun için yaptığınız işi anlamalısınız. Örneğin bir garson düşünün elinde tepsi bekliyor, diğer arkadaşı da tepside bulunan tabakları masaya yerleştiriyor. Bu arada sinekler tabaklara sorti yapıyor ancak garsonun umuru değil … Bu garson aslında “ne iş yaptığını” henüz anlamamış …

- Yöneticinize soru soracağınız zaman muhtemel cevapları düşünmeli ve çözüme açık olmalısınız. İtiraz etmeye gidiyorsanız gerekçelerinizden emin olsanız iyi olur.

- Kendinizi geliştirin. Eğer herşeyi bildiğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

- Güncel olmalısınız, mesleğinizin ve şirketinizin konularını yakından izlemelisiniz.

- Şirketinizin hangi ekonomik ve pazar baskıları altında olduğunu anlamalısınız. Şirketinizin sorunları şirketinize değil size aittir.

- Sorumluluklarınızı yerine getirirken fayda – maliyet analizini hep yapmalısınız, “her şeye rağmen” yaklaşımı hayati konular içindir.

- İş almaya, proje lideri olmaya istekli ve gönüllü olmalısınız. Benim işim değil, rahatım yerinde niye bir başkasının işini alayım ki diye düşünenler için ilerleme yolu kapalıdır.

- Yanınızda çalışan kişilere iş delege etmeli ve artan zamanda daha önemli işleri üstlenmeye çalışmalısınız. Arkanızı doldurmak, iş delege ederek etrafınızda bulunanlara alan açmanız sizi de ileriye doğru itecektir.

- Yöneticinizin yapmayı sevmediği veya zayıf olduğu işleri üstlenin, bu sayede yetenekleriniz gelişecektir.

Yaratıcı olmayı öğrenebilirsiniz

İlerlemek istiyorsanız işleri daha iyi yapmanın yollarını düşünmelisiniz, nasıl daha ucuza, nasıl daha hızlı, nasıl daha az kayıp konularına kafa yormalısınız.

- Yöneticinize rapor verirken sadece olanları değil, nasıl iyileştirebileceğinizi de anlatmalısınız

- Şirketinizin büyük resmini görebilmeli ve çözümlerinizi bu resmin içine yerleştirmelisiniz

- Yapılmayanı yapmak diğer bir yoldur.

- Fikirlerinizi red edilmeyi göze alarak açıkça söylemelisiniz.Tabii bunlar gelişme için olmalı başka bir şey için değil.

Eğer şirketinizi samimi olarak geliştirmek istediğinizi gösterirseniz işinizde ilerlemenin kapısını açmış olursunuz.

Kendinize ilerleme hedefi koyun

İlerleme hedefiniz için sadece kendinize güvenin, başkalarına güvenerek iş yapmaya kalkmayın. İşte yapmanız gerekenler :

- Şirket içinde kariyer hedefinizi belirleyin

- O pozisyonda bulunan insanların hikayelerini öğrenmeye çalışın, nasıl başardıklarını bilmeniz faydalı olur

- Kendi SWOT analizini yapın, eksik yönlerinizi belirleyin ve üzerinde çalışın

- Rakiplerinizi belirleyin ve onları nasıl geçeceğinizi, nasıl daha görünür olabileceğinizi düşünün

- Şirket içinde akıl danışabileceğiniz birisini bulabilirseniz çok iyi olur. Bu sayede daha sakin ve daha kararlı olabilirsiniz.

Aksilikler ile karşılaştığınızda pozitif olun, sorunu çözmeye çalışın. Suçlayıcı, savunmacı veya saldırgan olmayın , bu üç davranış şekli de etrafınıza sıkıntı verir. Hiç bir yönetici sıkıntılı birisini ilerletip kendisine yaklaştırmak istemez.

İsteğinizi belirtin

Neyi başarmak istediğinizi çevreniz bilmeli, aksi takdirde sonuç sadece takdir olabilir, hedefinizi paylaşmalısınız.

- Görev veya pozisyon hedefinizi belirleyin

- Bunun için gerekli olan nitelikleri belirleyin ve farkı kapatmak için çalışmaya başlayın

- Yöneticinizi bu konuda bilgilendirin ve yardımını isteyin

- İnsanlar ile ne istediğinizi konuşun, hedef için önerilerini istediğinizi gösterin

- Beklediğiniz pozisyon doğduğunda talep edin, kabul edilmeseniz bile eksiklerinizi öğrenmiş olursunuz

Kayırma veya akrabalık ilişkileri dışında ilerlemek için yaratıcı olmak zorundasınız. Bunun en kısa yolu çalıştığınız yeri ileriye taşıyacak işleri düşünmek, bu tip projelerin içinde aktif yer almaktır. Ayak direyen, bahane üreten, işten kaçan, yaptığı işi ve sonuçlarını anlamadan çalışan insanlar yaptıkları işi ne kadar iyi yaparlarsa yapsınlar ilerlemeleri tamamen tesadüflere bağlıdır.