Ben 800′ün üzerinde firma ile yazılım, eğitim veya danışmanlık eksenlerinde karşılaşmış ve çalışmış birisiyim.

Bunların arasında “Otomotiv ve Beyaz Eşya Yan Sanayi” firmalarının yaşadığı tecrübeler diğerlerine göre farklı ve bence diğerlerinin bundan çıkartabileceği dersler var (yan sanayi firmalarının da diğerlerinden var ancak bunu başka bir yazıya bırakıyorum). İşte bu yazımda bunlardan bahsetmek istiyorum.

Tedarik Zinciri kelimesini duymuşsunuzdur, hani müşteriden ilk maddeye uzanan zincir, üzerinde çeşitli üretici, dağıtıcı ve hizmet gruplarının yer aldığı bir nevi organizma olan firma bulutu. İşte bu zincirin içinde olmanın ne demek olduğunu en iyi yaşayabileceğiniz yerlerden birisi bir yan sanayi firmasıdır.

Otomotiv ve Beyaz Eşya Yan Sanayi firmalarını diğerlerinden ayıran en önemli unsur “müşterileri” ve üretimine katkıda bulundukları ürün grubunun “herkesin gözü önünde” olmasıdır.

Müşteriler kimler, Ford, Tofaş, Renault, Toyota, Arçelik, Mercedes, Siemens,Vestel, Isuzu, Honda … Ortak özellikleri ne ?

1. Satınalma yaptıkları firmalardan onlarca, yüzlerce kat büyük olmaları

2. Tüketicinin oldukça hassas olduğu ürünleri üretiyor olmaları

3. Birbirleri ile yoğun rekabet içinde olmaları

Bu durum yan sanayilere en ekonomik yolu bulmak şeklinde geri dönüyor, ana sanayi denilen bu firmaların onlardan çok şey beklemelerine yol açıyor, zincir buna mecbur. Hem fiyatlar düşmeli hem kalite – güvenlik – albeni artmalı.

İşte bu yüzden bir çok tedarik zinciri uygulaması bu gruptan ortaya çıkıyor.

Örneğin yan sanayilerin bir kısmı (çalışılan ana sanayi firmasına göre değişir) sürekli değişen siparişler ile çalışır, biraz abartacak olursak durum şöyle … Sabah ekranınızda örneğin 3 gün sonrası için siparişi görüyorsunuz, öğleden sonra yok oluvermiş veya sayısı artmış veya eksilmiş … kısacası değişmiş (o sipariş aslında tamamen yok olmuyor ama tarihi ileriye doğru kayıyor, tamamen yok olması biraz daha farklı oluyor). Tek değişemeyecek şey ise yan sanayi firmasının bu değişime ayak uydurması gerektiği, zaten uydurmam diyorsa yerini başkası alıyor. Buna ayak uydurabilmek için yapılan yazılım yatırımlarıda dünyada ERP yazılımı işinin önemli bir kısmını oluşturuyor.

Müşteri çok büyük olunca istekleride zorlayıcı oluyor elbette. Firmalar buna ayak uydurabilmek için kendi sistemlerini geliştirerek çözüm buluyorlar, zaten bu yüzden en önemli “lean” çalışmaları bu sektörden doğmuş durumda.

Demek ki zorlanınca oluyormuş diyor insan.

(Bu konuya devam edeceğim)

Öncelikle anketi cevaplayan herkese teşekkür ederim. Ankete vermiş olduğunuz cevaplar benim gözlerimle de örtüşüyor ve pazarın yeniden tarif edilmesinin gerektiğini ortaya koyuyor. Bu konuya sonra değinmek üzere önce sonuçları sizinle paylaşmak istiyorum.

Anketimizde iki soru ve bir de bana iletmek istediğiniz bir mesajı yazabileceğiniz kısım vardı.

İlk sorumuz bir ERP yazılımınızın olup olmadığı idi …

Katılanların % 78′si bir ERP yazılımı kullanmakta olduğunu belirtmiş.

Bunu takiben ERP yazılımı kullanmayanların niçin kullanmadıklarını açıklamalarını rica etmiştim. Bu bölüme verilen cevaplar ise şöyle :

- Yönetim ne işe yaradığını bilmiyor, yatırım yapmıyor

- Pahalı, bütçemiz yok

- İşimiz çok özel, kendimize uygun olanı bulamadık

- Biz o kadar büyük değiliz

- Başarılı olacağımızı kimse garanti edemedi / gösteremedi

- Arkadaşlarım kullanıyor ama şikayetçiler

İkinci sorumuz “Aynı Yazılımı Tekrar Seçer miydiniz” şeklinde idi

Bu sorumuzun cevabı ise % 45 Hayır % 55 Evet çıktı … Ancak “Evet” diyenlerin bir kısmı yazılımı kendisi yazan şirketler.

Eğer bu cevapları değerlendirme dışında bırakırsam Evet – Hayır dengesi yaklaşık % 50 – 50 oluyor.

Bu ortalamayı istediğiniz gibi okuyabilirsiniz. Kullananların yarısı “ben tekrar  aynısını almam” diyor, diğer yarısı ise “tekrar alırım diyor”.

Şimdi gelelim alırım diyenler niçin tekrar alıyorlar :

- Yazılımımız entegrasyon sağlıyor, iş akışlarımız düzgün çalışıyor

- Kullanıcılarımız başarılı, aslında bize ne olsa fark etmez

- Uyarlama çalışmamız başarılı geçti

- Esnek ve yeni geliştirmeye açık

- Kendimiz yazdık, istediğimiz gibi oldu (Aynı sebep seçmezdim bölümünde de var, demek ki her yazan hedefi bulamıyor)

Peki tekrar almayacak olanlar niçin bu kararı veriyorlar :

- Gelen danışmanlar yeni mezun olmuş, tecrübesiz kişiler (ben bu arkadaşlara danışman demezdim ama ifade böyle)

- Destek yetersiz

- Program karışık

- Destek ücretleri pahalı

- Bize özel yazılmış ama ihtiyacımızı karşılamıyor

- Yazılımımız değişime ayak uyduramamış

- Sağladığı entegrasyon yeterli değil

Bu anket hangi ip uçlarını veriyor ?

Sonuçları değerlendirirken elbette bana yazılmış olan notları, bir çok kişinin detaylı paylaşmış olduğu düşüncelerini de dikkate alacağım.

Öncelikle tekrar alırım – almam orantısının tutarlı olduğunu, daha önce yapılmış telefon anketleri ile uyum içinde olduğunu söyleyebilirim.

Cevapları açıklamaları ile beraber okuduğumda ise “tekrar alırım” diyenlerin bu işe daha fazla kaynak ayırmış ve çalışmış şirketler olduğunu, cevaplarda bir kaç kez tekrar edildiği gibi “kullanıcılarımız başarılıdır, bize ne olsa fark etmez” unsurunun önemli bir konu olduğunu belirtmek isterim. Tekrar almam diyen grupta bunun tam tersi ifadeler olması bu düşüncemi bence destekliyor çünkü şu ifadeye çok rastlanıyor “kullanıcılar bilgisiz ve yetersiz”.

Aslında bu söylem ERP satıcıları arasında da konuşulan bir konudur, başarısızlığa gerekçe ararken kullanıcıların “bilgisiz”, “bilinçsiz” olduklarına sıklıkla dem vurulur. Peki bu ne kadar doğru ?

Bana iletilen notların arasında bir arkadaşımız diyor ki “ERP satıcıları kullanıcılara suç bulacaklarına kendilerine baksınlar, hiç mi onların suçu yok”.

Anket her iki tarafında haklı olduğunu gösteriyor çünkü “kullanıcıların insiyatifi başarı için önemli bir faktör” ancak bunun yanında ERP firmalarının sağladığı destek sorgulanması gereken bir konu. Kısacası Nasreddin Hoca’nın dediği gibi “sen de haklısın” durumu var.

Diğer yandan memnunum diyenlerin bir kısmı “kendileri yazdıkları için” olduğunu söylerken memnun olmayanların arasında da “kendileri yazanların” bulunması içeride yazıyor olmanın sonucu garanti etmediğini gösteriyor. Bir ERP yazılımını yazmak (piyasa koşullarına göre ERP denebilecek kapsamda) yaklaşık 5 sene sürer. Bunun olabilmesi için ise aynı ekibi korumanız ve bir çok aksiliğe de göğüs germeniz gerekir. Kısacası kolay değildir. Bir yazılım hiç bir zaman bitmeyeceği için bir süre sonra aşınması, ekibin dağılması, teknolojik yeniliklerin başlangıçta ki gibi izlenmemesi giderek memnuniyetsizliği yaygınlaştıracaktır. Kısacası “kendim yazdım, yazdırdım ve memnunum” diyenlerin kaç yıllık bir geçmişe sahip oldukları önemli bir unsurdur.

Benim bildiğim bir başka veri ise şöyle … Bundan 6-7 sene öncesinde İlk 500 firma içinde “Özel Yazılım” % 35 civarında bir orantıya sahip iken her geçen gün sayılarının azaldığıdır. Bunu çevrenizde bulunan kişiler ile konuştuğunuzda da kolaylıkla teşhis edebilirsiniz.

Yönetimlerin veya şirket sahiplerinin ERP konusunu anlamamalarını ben anlayabiliyorum, çünkü işler devam ediyor, üretim sürüyor, faturalar kesiliyor … Niçin ve neden ERP yazılımı alınsın ki ?

Gerçektende ERP yazılımlarını bedava bile verseniz bugün bir çok işletme kullanmamayı seçecektir, dolayısı ile bence konu fiyatı veya desteğin pahalı olması değil (pahalı da olabilirler ama bence asıl neden bu değil) iş ortamının bir çok nedenden ötürü buna uygun olmamasındandır … İşte benim bulabildiğim sebepler :

- İlk ve en önemli sebep iş yapma alışkanlığımız, insanlarımız ve şirketlerimiz uygulamaya dönük, eyleme dönük konulara daha çok ilgi duyuyor. Prosedür, kural, iş planlama gibi konular bize biraz uzak olabiliyor. Bunun için zorlayıcı sebeplere ihtiyacımız var ve yönetimler bunu tek başlarına organize edemiyorlar (çünkü kendilerinin de prosedürler ile araları iyi değil).

- Çoğu şirket problemleri savuştururken enerjisini kaybediyor, bir düzen kurmayı işlerin yavaşlayacağı bir döneme erteliyor, işler yavaşlayınca da ne gerek var deniyor.

- Hazır iş gücü yok veya yetişen kişileri elinde tutamama korkusu var.

- Bilginin paylaşılması ve bilinmesi her zaman istenen bir şey değil.

- Bu tür sistemi kurmayı ister görünen ama ne yapacağını aslında bilmeyen kadrolar gereksiz detaylar ve sorunlar ile süreci durdurabiliyorlar. Ben buna topu taca atmak diyorum.

- ERP ithal bir kavram, bu topraklarda yetişmediği için bir miktar doku uyumsuzluğu yaşanıyor.

Şimdi gelelim pahalı konusuna.

Her zaman bazı yazılımlar pahalı bazıları ise bütçeye uygun olmuştur. Genel olarak ise fiyatlar düşmektedir. Elbette her yazılım üreticisinin fiyatı kendisine kalmıştır ancak bugün için bir şirketin kendi çapına uygun bir yazılımı satın alabilmek için parası olabileceğine inanıyorum. KOBİ iseniz ortalama bir araba fiyatına, orta büyüklükte iseniz lüks bir araba fiyatına yazılım alabilirsiniz. Çok büyük iseniz zaten parasal bir sorununuz yoktur.

Fakat bazen de hiç olmayacak fiyatların konuşulduğuna ben de rastlıyorum. Diğer yandan kullanmayacağı yazılımların fiyatlarına bakıp “pahalı” sonucuna varmaya katılmıyorum. Bence artık konu yazılım fiyatından çok ben bununla ne yapacağım sorusunun cevabına bakmaktır.

Peki hizmet veya danışmanlık ücretlerini nasıl değerlendirmelisiniz …

Örneğin günlük 300-500 USD aralığında hizmet ücreti ödemek pahalı mı ? İlk bakışta “Evet – Evet – Evet” şeklinde bir cevap verebilirsiniz ancak bir de ERP şirketi açısından olaya bir bakın. ERP şirketi size gelip sorun çözecek olan kişiyi yaklaşık 1 sene yetiştirir … Arkadaşın 1 yıllık ücretini zarar hanesine yazar çünkü bu tür kişilerin hizmetlerini pek faturalayamaz. Sonra bir kişiyi yılda 200 gün çalıştırabiliyor ve bu sürenin de en iyi koşullarda % 60′ını ücretlendirebilir. Kısacası 120 günlük kısmını ücretlendirebilir. Şimdi diyelim ki ortalama 400 USD ücret alacak, hesaplarsanız yıllık 48 000 USD eder, bölün 12′ye, düşün şimdi şirketin masraflarını, Gelir Vergisini, SSK payını, benzin parasını, telefon parasını, her iki yılda bir değiştirilen bilgisayarı, kapladığı ofis alanını … Birde üzerine bu kişinin en az bir lisan bilen, üniversite mezunu bir arkadaşımız olacağını düşünün … Gördüğünüz gibi herkes haklı, alanda satan da … İşte yine Nasreddin Hocayı anmanın zamanı “sen de haklısın”.

Hizmetlerin ücretlendirilmesi ülkemizde bir sorun (giderek azalıyor) bu yüzden de hizmet şirketlerinin gereken yatırım yapamamasını ben anlayabiliyorum.

Bu açıklamamdan sonra bütün ERP şirketleri bana herhalde “eline sağlık” diyeceklerdir ama hesap bu. Bildiğiniz gibi kimseye de kendimi beğendirmek gibi bir kaygım yok. Ancak bu tür hizmetlerin gelişebilmesi için bazı yollar bulunmalı, yöntemler geliştirilmeli. Herkes elini bir miktar taşın altına sokmalı.

Bazı programların karışık olduğu düşüncesine ben de katılıyorum. Hatta bazen ekrana bakıp “program nerede” dediğim bile olabiliyor. Bu sonuç bir dizi olayın sonucu. Öncelikle yazanlar – kullanıcılar arasında her iki lisanı bilmeyen kişiler var ise veya hiç kimse yok ise bu sonuç kaçınılmaz. Tıpkı RedKit çizgi romanında olduğu gibi doğudan ve batıdan gelen demiryolları bir birlerine kavuşmaması gibi bir olay gerçekleşir.

-

ERP Projesi yapmak isteyen veya yapmakta olan KOBİ’ler veya bu konuda çalışmakta olan kişiler, öğrenciler bu formu kullanarak Haziran – Temmuz aylarında bana istedikleri 2 soruyu sorabilecekler, ancak önce üye olmalısınız (üye iseniz tekrar üye olmanıza gerek yok). Soru ve cevapları web sitemde “ERP Proje Soruları” kategorisinde yayınlayacağım. Bu sayede aynı veya benzer soruyu aklından geçirmekte olan arkadaşlarım da faydalanmış olacak.

Önemli Not : Sorunuzu lütfen aşağıdaki form aracılığı ile iletiniz, mesajınızı doğrudan e-posta ile göndermeyiniz.

————————————————————————————————————————–

ERP Projesi Soru Formu

İsminiz (gerekli)

E-postanız (gerekli)

Firmanız (gerekli)

Bir ERP kullanıyorsanız İsmi

ERP Projeniz Hakkında Sorunuzu Açıklayınız

Soru ve Cevap Yayınlama Hakkında (gerekli)
 İsmim ile beraber yayınlanabilir İsimler hariç yayınlanabilir

Bana Özel Bir Mesajınız Var mı ?

————————————————————————————————————————–

Bu yüzyıl “doğru soruları sorma” yüzyılı

Doğru soruları soranların avantaj kazanabileceği bir iş ortamı içindeyiz. İşletmenize canlılık katabilecek ERP Projeleri en kısa sürede nasıl tamamlayabilir, iş süreçlerinizi nasıl kısaltabilir, hangi verilere odaklanmalısınız … İşinizin detaylarına girerek kendinize en yararlı olacak şartları keşfetmeli ve hayata geçirmelisiniz.

Bu sorular ne işinize yarayabilir ?

- ERP yazılımınızdan memnun olan biri olabilirsiniz belki soracağınız iki soru ile ondan çok daha fazla yararlanabileceksiniz.

- ERP sisteminizden dolayı sıkıntılarınız olabilir, acaba onu değiştirmeli misiniz yoksa tekrar hayata döndürülebilir mi ? Sorularınız ile bulacağınız cevap size yıllar ve binlerce TL para kazandırıp kaybettirebilir.

- Yeni bir ERP yazılımı mı alacaksınız, aldığınız yazılıma para ve en önemlisi zaman harcayacaksınız. İşte sorularınızı sormanın tam zamanı, doğru sorular ile belki çok iyi bir yatırım yapma şansı elde edeceksiniz.

Bu soruları kim cevaplayacak ?

Sorularınızı ben cevaplayacağım. 1980 yılından başlayarak yazılım işinde bulunan, bugüne kadar 3 büyük yazılım projesini (3 adet paket yazılım) yönetmiş, 100′ün üzerinde ERP Projesi içinde bulunmuş birisiyim. Umarım size de yararlı olabilirim. Özgeçmişime bakmak isterseniz tıklayınız >>>

Niçin bu çalışmaya vakit ayırıyorum

Öncelikle bu çalışmanın size takıldığınız konulardan kurtulma bana ise yaşanan problemlerin türlerini ve derinliğini tekrar değerlendirme fırsatını vereceğini düşünüyorum. Bu sayede hem size bir katkım olabilecek hem de bu konuda ileride yapılacak projelere belki ilham verecek.

Diğer yandan birisi bunu yapmalı. ERP Projesi uzun ve zahmetli bir süreçtir,rota kolaylıkla kaybolabilir. Şirketlerin bu konuda fazla danışmanlık alma şansları da yok. Peki nasıl olacak da bilgiyi işleme konusunda zaten bir yığın eksiği olanlar kendi bilgi sistemlerini tek seferde doğru oluşturabilecek !

Ben 31 yıldır bu işin içindeyim, iyisi ile kötüsü ile bir çok olayı yaşadım, Türkiye’nin ilk ticari paket yazılımını hazırlayan şirketin iki ortağından birisiyim (belki bu durum bende bir vicdan azabı da yaratıyor olabilir), aynı filmi tekrar tekrar gördüm, yapılması gerekenler ise çok belli … ama yapılamıyor. Belki bu sayede bazı projeleri düze çıkartabilir, şirketlerinde iyi şeyler yapmak isteyenlere bilgi kaynağı sağlayabilirim .

Bir gün bir girişimci bir iş yapmaya karar verir. Aklına gelen iyi bir fikir, bunu hayata geçirebilmek için de biraz enerjisi vardır.

Çok çalışır, yanındakileri organize eder ve çarklar dönmeye başlar. Sonra talih ona yardım eder ve işleri büyüme yoluna girer, bu sıralarda şirketinde kullanılmakta olan bilgisayar yazılımının ismini bile bilmiyor olma ihtimali % 90′dır. Sonraları bazıları ona yazılımı, bilgisayar sistemini değiştirmek gerektiğini söylemeye başlar ancak işler büyümekte, satışlar artmaktadır; şimdi bunlar ile ilgilenilecek zaman değildir.

Büyüme dönemleri bir şirket için ERP projesini konuşacağı dönem değildir, sonra bir gün aşağıdakilerden biri veya bir kaçı olmaya başlar :

- İşler biraz azalmış, kasada bulunan nakit para kıtlaşmıştır. Patron fabrikayı gezerken bir köşede bir miktar atıl duracağı belli olan malzemeler görür ve onların peşine düşer, kim aldı, ne zaman alındı, kim onayladı falan gibi ufak çaplı bir gerginlik yaşanır.

- Bir müşteri kendisine yapılan teslimatın gecikmesinden şikayetçi olur, eskiden de bu tip olaylar olmaktadır ancak çok sipariş geldiği için umursanmamaktadır, ancak şimdi işler azalmış ekmek aslanın ağzına girmiştir. Gecikmenin sebebi satış ile üretim arasında yaşanan bazı kopukluklar olduğu anlaşılır, patron bir daha olmasın diye talimat verir (bu işler talimat ile olsa ne güzel olurdu).

- Firma her geçen gün biraz daha fazla krediye ihtiyaç duymaya başlar, satışlar ise o kadar azalmamıştır, kanayan bir yara var ancak acaba nerede ?

- Büyük müşterilerden birisi ona bilgi sistemini kendisine de açmasını, bazı takipleri sormadan yapmak istediğini söyler. Bu da nereden çıkmıştır, müşterinin aklına bunlar niye gelmektedir, şimdi ne yapılacaktır ?

- Şirketinde bölümlerin sayısı artmıştır, her toplantıda her bölüm kendi raporu ile masaya gelip diğerinin hatalı kendisinin doğru olduğunu söylemektedir. Patron bu işten sıkılmıştır, onu kimin haklı olduğu ilgilendirmemektedir, bu gidişin sonunda şirketinin zarar göreceğini derinden hissetmektedir.
En sonunda şirket bunları çözebilmek için bilgi sistemini yenilemeye, ERP kod ismi ile konuşulan yazılımlardan birini almaya karar verir. Yeni yazılım onları toparlayacak, bu aksiliklere bir son verecektir …

Hem şirketin içinde hem de yazılımcı firmalar ile bir dolu görüşme, hararetli toplantı, evet bunu yapmalıyız çünkü başka çaremiz yok, başlangıçta yorulacağız ancak ileride çok iyi olacak, gerekirse gece gündüz çalışırız falan gibi konuşmaların ardından yazılımlardan bir tanesine karar verilir.

Bu arada da yazılımcıya sorulur : Ne kadar sürede devreye alırız ? Yazılımcı ise şu veciz cevabı vermiş olabilir : Bu size bağlı ? Diğer bir deyimle bunun yazılım ile ilgisi yokmuş, ne güzel, demek ki her şey kontrol altında.

İlk heyecan ile şu zamanda bilgisayarlar gelir, şu tarihte program kurulur, 15 gün sonra kodlar açılır falan gibi bazen oldukça güzel grafiklendirilmiş bir iş planı yapılır …
Bu noktadan sonra düşük bir ihtimalle işler planlandığı gibi yürür. İlk hedeflenen noktaya ulaşıldığında çalışmaya kendiliğinden bir ara verilir … bu ara uzun sürebilir. Daha sonra bir yazılım alındığı tekrar hatırlanır … Yüksek ihtimalle yazılımcı veya danışman ekip masaya geldiğinde ilk başta ahret sualleri soranların bir kısmını göremez, onlar ya çok meşguldür ya da artık bu konu ile ilgilenmemektedirler, belki de artık hiç yokturlar …

Şimdi masada başka bir ekip vardır.

Neyse proje başlar ancak gecikmeler ardı ardına gelir. Bilgisayarları kuracak olan kişiler niçin öyle istendiğini, kendilerinin daha önce de ERP yazılımları için sistem kurduklarını ancak böyle yapmadıklarını söyleyebilirler. Ekip üyelerinden biri daha önce bir ERP yazılımı kullanmıştır, bu program niye ona benzememektedir diye sorgular. Kodlama gözden geçirilmeli midir, niye işler başladıktan sonra yapılmıyor ki ? Bu kadar bilgiyi kim işleyecek, kimin bu kadar boş vakti olabilir ki ? Program niçin olmayan malzemenin irsaliyesini kesmesin ki, nasıl olsa gerçekte var, sonra da bilgisayara yazarız, hatta niye girişi otomatik kendisi yapmıyor ki ? Maliyeti hesaplamak için bütün girişlerin tamam olmasını beklemek çok sıkıcı, eskiden bunu muhasebemiz bize hiç sormadan ne güzel yapardı, niçin şimdi olmuyor ? Planlama için bu kadar uğraşana kadar ben zaten elimle yaparım ? Bizim satınalma bunu asla yazmaz, biz boşuna uğraşıyoruz ….

ERP projeleri ile yeterince zaman harcamış 3 kişiyi yan yana getirin sonra da onlara yaşadıklarını sorun, onlar size sayfalar dolusu bahane listesi vereceklerdir.

Peki niçin böyle oluyor. Bunca yıldan sonra işte kendimce bulduğum cevaplar :

* ERP Projesinin en eğlenceli safhası satınalma sürecidir. Bu dönemde yaşanan yüksek katılım veya konsensüs tamamen yanıltıcıdır.

* Şirketler kendi iş sistemlerini çok severler, ERP işini konuşurken elbette değişmeliyiz derler ama gönüllerinde bu yoktur. ERP Projesi bir şirketin iş süreçlerinin üzerinden geçmesi için bir fırsattır ancak şirketler bunu genellikle sonraya erteler ve önce mevcut durumu yazılıma aktarmaya çalışırlar.

* Yeterince iyi bir yazılım tercihi yapılmamış olabilir. Bu durumda geliştirilmesi gereken çok sayıda konu ortaya çıkar ve nasıl yapılacağı belli bile değildir. Enerji giderek azalmaktadır.

* Şirketin vizyonunda olmayan bir iş mecburen yapılmaktadır. Bu proje şirketin hiç bir öncelik listesinde bulunmamaktadır.
* Horozu çok olan köyün sabahı geç olur atasözü hayata geçer. Horoz sesini duyan ama uyanmak istemeyenler nasıl olsa bir horoz daha vardır diye beklemeye başlar.

Kısacası ERP projeleri oldukça öğreticidir, eğlenceli de olabilir.