strateji_piramidi

Bu piramide strateji piramidi diyoruz. Kurumların veya şirketlerin misyonları ile operasyonlarının nasıl bağlantılı olduğunu gösteriyor.

Bu resme bakıp 1-2 dakika içinde olan kutularda ne yazıyor diye okuyanların herhalde çoğunluğu uygulamanın yukarıdan aşağı olması gerektiği sonucuna varacaktır. Sonra da işe girişenlerin çoğunun en alttan yukarı çıkmayı zorlayacağını düşünüyorum. Yani düşünülen ile yapılan arasında yaklaşık 180 derece kadar fark olacağını tahmin ediyorum !

Niye ? Çünkü biz uygulamaya dönük insanlarız, planlama ile pilav tartışması yapan bir geçmişimiz var.

En alt katmanın altı (resimde olmayan zemin) her gün yaptığınız işlerden oluşuyor. Üretmek, satmak, harcamak, hesaplamak gibi … Yani operasyon dünyası, yani taktik alan …

Toplantıların, raporların, harcanan enerji ve mesainin çoğu burada harcanıyor. Bu olaya Lewitt Construct Tool gözüyle bakıyor olsaydık orası “core product”. Nedir “core product” ? Kaynakların çoğunun harcandığı ama iyi yapılmayınca kurumu oyun dışına atan veya iten ancak iyi yapılınca sadece oyunun sürmesini sağlayan faaliyetler.

Biraz karışık oldu …

Orası zehirlemeyen yemek, uçan uçak, işini normal yapan şirket … Bunlar oyuna giriş bileti ama rekabet faktörü değil. Eğer sizin yemek zehirliyor ise müşterileriniz öleceği için işe devam edemezsiniz değil mi ? İşte oyun dışına itilmek böyle bir şey.

Bu bölgenin yönetim araçları neler ?

Operasyonel iyileştirme yöntemleri, ERP yazılımları, otomasyon ve işimizi iyi yapmamızı sağlayan teknikler, araçlar … Bunlar bize avantaj sağlar, oyunda kalmamızın bedelini azaltır. İşte şirketlerimizin çoğu henüz bu aşamada çırpınıyor.

Bu bölgenin dışında kalan konulara bakmayıp piramidin yukarısını anlamadığımız veya anlamak istemediğimiz sürece önemli markaları yaratabilmemiz, global ölçekte kurumlara (resmi, özel, kar amacı gütmeyenler … fark etmez) sahip olmamız biraz uzak görünüyor.

Peki ne yapmalı ?

Bu soruya belediye başkanları, dernek başkanları, şirket sahipleri veya üst yöneticiler kendi cevaplarını bulmalı. Benim de cevaplarım var ama rahmetli annemin bir sözünü hatırladığım için bahsetmeyeceğim …

Derdi ki … Akılları pazara çıkartmışlar herkes gitmiş kendi aklını almış.

 

“The soul never thinks without an image – Ruh bir resim olmadan düşünemez”. Bu cümle Aristo’ya ait; farklı çeviriler olabilir, bu yüzden ingilizcesi ile birlikte kullanıyorum.  Aristo’nun söylemek istediği şey belli, pazarlama kitaplarında “bir resim binlerce sözcüğe bedeldir” sözünün de kaynağını bu sayede bulduk galiba.

Şimdi gelelim niye bu konudan bahsettiğime …


Konu şirketlerin stratejik planlaması ile ilgili olduğunda aklınıza masanın üzerine yığınlarca döküman, dosya geliyor olabilir. Bu kadar karmaşanın içinden ise stratejik planlama elbette çıkmaz, bir miktar uzaktan, geniş açı ile bakabilmek gerekir stratejik planlama için.

Şirketiniz küçük veya büyük, şu anda sıkıcı günlük dertler ile uğraşıyor olun olmayın bu iş önemli, stratejik planlama sadece büyüklerin işi değil, büyümek isteyen herkesin ilgilenmesi gereken bir konu. Eğer şu anda bana ne bunlardan, az sonra ödemeyi nasıl yapacağım veya kapıdan bu siparişler bugün nasıl çıkacak diye düşünüyorum diye söyleniyor iseniz … Bu bir sonuç, daha önce yapmadığınız veya hatalı uyguladığınız stratejinizin bir sonucu …

Temiz bir stratejik vizyon için “büyük resmi” görebilmelisiniz.

Mesela, alın şimdi karşınıza bir dünya haritası ve İstanbul – Venezuela arasında bir teknenin izleyeceği yolu çıkartın, bir miktar hata yapacaksınız (ticaret rüzgarlarının enlem aralığını bilmiyor iseniz) ama yolu mutlaka çizebileceksiniz ve şimdi yolu biliyorsunuz. Eğer uzaktan değil de çok yakından bakarsanız işiniz güçleşecek, sık sık ileri geri hareketler yapacaksınız.

Bir de şu başınıza hiç geldi mi, özel işaretleri olmayan düz bir şehirdesiniz ve bir anda yön kaybına uğradığınız (özellikle metrodan çıkınca), aklınızda şehrin haritası yok, özel bir nirengi noktası yok … İşte bu yüzden “büyük resim” önemli.

Tabii uzaktan bakıyor olmak konulardan bi haber olmak değil.

Klasik stratejik planlama süreci zaten problemin ne olduğunu da açıklıyor ama anlamak çok az insanın işine geliyor.

Şirketin farklı bölümlerinin hazırladığı raporlar (bunlar çoğu kez anlaşamayan bölümlerdir), sektör ve rekabetin uzun anlatıldığı kısımlar (6 kör adamın fil tarifi gibi bir şey), sonra pazar payının nasıl arttırılacağı, maliyetlerin nasıl azaltılacağı, yeni pazarların nasıl zapt edileceği ve hedefler, iş listeleri, “yapmak gerekir” cümleleri … bütçeler, tablolar …

Gerçekten yöneticilik, yönetim kurulu üyeliği zor bir iş, bu kalabalığın içinde boğulmamak için iyi yüzme bilmeli, nefesinizi tutarken beyinsel faaliyetlerinizi korumalısınız. Çünkü bu fırtınanın içinden sağ salim çıkmalı ve doğru kararları verebilecek enerjinizi korumuş olmalısınız. Elbette zor bir iş, bir düzine insan size türlü türlü negatif cümleler ile birlikte inanmak istediğiniz vaatler listeledi, şimdi bunları bir kenara itip “hedefe giden yolu netleştirmeniz” oldukça fazla pozitif enerjiye ihtiyaç duyacaktır.

Bilinen bir şey var : Çok az stratejik plan hayata geçiyor.

Stratejik planlama çalışmalarının çoğu yapılması gerektiği için yapılıyor, kullanılması için değil. Çoğu saha çalışmasına, belirgin bir pazarlama planına dayanmıyor (evet pazarlama planı dedim …). Hatta çoğunda hedef cümle yerine hamaset dolu bir paragraf bulunuyor ve doğal olarak hedefiniz bulanık olduğuna göre ona giden bir yol (stratejik plan) bulmak da imkansız hale geliyor. İşte bu bulanıklık ile yöneticilerin konfor zonu birleşince konjonktür herkesi sürüklemeye devam etmiş oluyor.

Yön kaybını şirketin göbeğinde göremeyebilirsiniz, bu çok doğal. İşte bunun için olaylara biraz uzaktan ve hedefiniz ile ilişkili olarak bakabiliyor olmalısınız. Şirketinizin yönetim odasını bu şekilde çalışacak şekilde organize etmelisiniz. Diğer türlü hayatınız hatalı yapılan sevkiyatların sebeplerini aramak ile geçecektir.

Eğer kullanırsanız bunun için yöntemler var

Strateji Piramidi misyon cümleniz ile günlük operasyonunuz arasında (sipariş alma, iş emri yayınlama, maliyet hesaplama) bulunan katmanları gösterir. Stratejik planlama yaklaşık olarak bu piramidin ortalarında yer alır. Yeri önemli değil ama basması gereken zemin önemli …

Stratejik planlama ile operasyonunuz arasında kurumsal karne – balanced scorecard bulunur. Çoğu kez bu karne şirketin raporlaması veya dönem sonu sunumları ile karıştırıldığı için stratejik plan havada kalır, itibarsızlaşır.

İşte bu yüzden stratejik planı hazırlarken kullanılacak yöntemler ile hazırladıktan sonra hayata geçirirken kullanacaklarınızın hakkını vermeniz gerekir.