Stratejik Pazarlama ve Rekabet Stratejileri, ne zaman saldırmalı, ne zaman savunmalı veya ne zaman gerilla gibi davranmalısınız ?

Bizim rakibimiz yok !

Böyle inanıyor olmanız sadece rakibinizin işine yarar. Rekabet her zaman var, her zaman bir şey yapmak ile yapmamak arasında karar veririz, işte o an iki fikir veya iki ürün çarpışır.

Rakibiniz her zaman bir başka firma olmayabilir. Hayat stilinin değişmesi, sosyal koşullar, başka bir teknoloji sizi işinizden edebilir. Bazen de hiç ummadığınız ve sizin ile aynı işi yapmayan birisi size rakip olabilir. örneğin akşam yemeği için müşteri bekleyen lokantaların rakibi AVM’ler veya sinemalar olabilir. Kısacası kolay yemek yok.

Diğer yandan bir rakip ile karşılaştığınızda veya karşılaşmak istediğinizde ne yapacaksınız, ilk hamle sizden mi gelmeli ve nasıl düzenlenmeli ya da karşıdan gelen bir hamleye karşı ne yapıyor olmalısınız ? İşte seminerimiz bu alanda kendisini geliştirmek isteyen yöneticiler için. Sadece yenilmeyenler yoluna devam edebilir, şirketinizi rekabet oyununda öne çıkartmak için oyunun kurallarını belirleyebilmeli ve rakibinizi ya sahayı terk’e ya da hata yapmaya zorlamalısınız.

Seminer Bilgileri

Tarih, Yer ve Saat

30 Kasım – Cuma

Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesisleri (Fenerbahçe Parkı – Kadıköy)  : 9:30 – 17:00

Lütfen Saat 9:00′da salonda bulununuz

Öğlen Yemeği, Seminer Notları ve Sertifika Dahildir.

Düzenleyen : Cengiz Pak

Katılım İçin :

Seminer Katılım Ücreti : 425 TL + KDV

Seminer kaydını  23 Kasım Cuma akşamına kadar yapan veya daha önce Stratejik Pazarlama seminerlerinden herhangi bir tanesine katılmış olanlar % 30 iskontolu olarak 425 TL yerine 295 TL + KDV ödeyerek bu seminere katılabilir.

Rezervasyon ve Kayıt

(216) 360 65 60 Aliye Duman

e-posta : aliye@temelteknoloji.com

Banka Bilgisi :

TEB Kalamış Şubesi (Temel Teknoloji – Cengiz Pak)
IBAN No : TR570003200004200000097043

Katılmak isteyen firmaların rezervasyon yaptırdıktan sonra katılım bedelini yukarıda bulunan banka hesabına yatırmış olmaları gerekmektedir.

———————————————-

Pazarlama Savaşı ve Rekabet Stratejileri Seminerine Niçin Katılmalısınız ?

Bir kaç ?on yıl? boyunca müşteri odaklı üzerine konuşuluyor. Peki bu yeter mi ?

Her firma günün birinde rakibi ile karşı karşıya gelir veya baskısını, nefesini ensesinde hisseder. İşte bu tür dönemlerde ?rakip odaklı? olmak gerekir. Rakip odaklı olmak ise ya savunma ya da saldırı anlamına gelir.

Rekabet stratejinizi doğru oluşturmak firmanızı ileriye götürecektir. Diğer türlü ise savaş alanından mağlup ayrılan siz olursunuz.

Bu çalışmamızda pazarlama alanını bir savaş alanı gibi görerek stratejiler oluşturmaya çalışacak, rakibin ve kendinizin yerini belirleyerek en uygun planı nasıl yapabileceğinizi izlemiş olacaksınız.

Kimler katılmalı

Şirket üst yönetimi, iş sahipleri, danışmanlık hizmeti verenler, pazarlama ve satış yöneticileri ve ekipleri, stratejik planlama çalışması yürütmekte olan kişiler.

Rekabet Stratejileri ve Pazarlama Savaşı Seminer İçeriği

Rekabetin oluşumu ve Porter?ın 5 kuvvet analizi

Bir şirketin hangi kaynakları rekabetçi stratejiye katkı sağlar ?

Rekabet avantajı elde etmek için Porter?ın Jenerik Stratejileri

Rekabet avantajının korunması için 4 yol nedir ?

Müşteri odaklı olmak yeterli mi ?

Saldırı ve Savunma Stratejileri

5 Temel Rekabet Stratejisi

- Yok Et ve Hasat Stratejileri, ADL ve Boston Matris analizleri nasıl yapılır

- İnşa, büyüme ve saldırı stratejileri

? Doğrudan Saldırı ? Frontal Attack

? Yandan Atak ? Flanking

? Kuşatma ? Encirclement

? Yandan Geçme ? By Pass

- Savunma stratejileri

? Konum savunm ası ve pozisyonun korunması ? Position Defence

? Kanat atağına karşı savunma ? Flank Defence

? Rakibin hazır olm adan saldır veya korkut ? Pre Emptive

? Kontra Atak ? Counter Offensive

? Hareketli Savunma ? Mobile Defence

? Küçülerek Savunma ? Contraction Defence

- Gerilla Stratejisi (Saldırı ve Savunma)

- Niş alanların bulunması ve Odaklanma stratejisi

- Gerilla Saldırısı Nasıl Yapılır

—————————————————————————————-

Kurum içi eğitim almak isterseniz aşağıda bulunan teklif isteme formunu doldurunuz …

Kurumsal Eğitim Talep Formu



İsminiz

E-Posta adresiniz

Firmanızın İsmi

Telefonunuz

Size Nasıl Yardımcı Olabilirim

Adresiniz

—————————————————————————————-

Stratejik Planlama konusunda 5 farklı seminer

Stratejik Planlama konusunda metodlardan başlayan, pazar bölümlendirme, rekabet stratejileri, mavi okyanus ve yeni müşteriş evreninin keşfi konularında tamamen yöntemlere dayanan bir dizi seminer / workshop hazırladım. Bu seminerlerde de bütün diğer seminerlerimde izlediğim “niçin” yerine “nasıl” üzerinde daha fazla durdum. Bu sayede günlük hayatınızda veya şirketinize geri döndüğünüzde kullanabileceğiniz araçları ve yaklaşımları ön plana çıkartmaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz.

Stratejik Planlama konusunda çalışmayanlar ne kaybettiklerini de ölçemezler

Stratejik Planlama şirketlerin müşteri ihtiyaçlarını doğru algılaması ve buna göre bir plan yaparak daha karlı hale gelmesine yönelik çalışma disiplinidir.Bunu yapmadığınız zaman kaynaklarınızı ve zamanınızı boşa harcar, önünüze çıkan fırsatları da heba etmiş olursunuz.

Bu yüzden kaybettiğiniz fırsatların değeri neydi ?

Bunu kaybettiğiniz an bilemezsiniz  … Yıllar geçince “o gün” göremediğiniz seçeneğin bedelini belki pazar kaybı, belki yeni bir rakibe yol açmış olmak veya şirketinizde dramatik tedbirler almak zorunda kalmak ile ödemek zorunda kaldığınız da görüyor olabilirsiniz.

Diğer bir deyiş ile stratejik pazarlama planı yapmanın maliyeti ile olabilecek kayıplarınızın arasında dağlar kadar fark vardır.

Sizin bir planınız var mı ?

Bir çok kez firma kendisinin bir planı olduğunu düşünür, önce şunu sonra bunu yapacağız şeklinde konuşulur. Çoğu kez birisi bir şey söyleyince “evet evet onu da düşündük elbette denir” … Halbuki sağlam bir plan yoktur, firma “o anı” yaşamakta ve “5 dakika önce” oluşan bir problemi çözmek ile uğraşıyordur.

Pazarlama konusundan geriye doğru düşünmek ile kendi imkanlarınızdan ileriye doğru düşünmek farklıdır. Bu iki yaklaşım tamamen farklı organizasyon ve şirket içi lisan anlamına gelir. Bugün için şirketlerin çoğunluğu “müşteri odaklıyız” diyor olsalar bile aslında dünyayı kendi imkanlarından ileriye doğru düşünen gruba girmektedir.

Şirketler niçin Stratejik Planlama ve Pazarlama Planı yaparken zorlanır ?

Bunun 2 sebebi var :

1. Şirketlerin kadroları bu konuda çok hazırlıklı değil, piyasa ve şirket içi baskıdan dolayı güncel satış taktikleri ile bu konu dakikalar içinde karışıp, kaybolabiliyor. Stratejik Planlama için izlenmesi gereken yoldan kolaylıkla sapılıyor.

2. Şirketler kendi rekabet parametrelerini, misyonlarını, stratejik hedeflerini ortaya koyarken uyumsuz bir tanım bulutu içinde zaman geçiriyor, bu tür çalışmalara zaman ayrılmıyor, üst yönetimin güncel sorunları örneğin “para kazanmak” misyon veya vizyon haline geliyor …

Zamanı geldiğinde oyunun içinde kalabilmek için pratik yapmalısınız, farklı bakış açıları ile kendinize bakabilmeli, dünya örnekleri ile kendi aranızda köprüler kurmalısınız.

Stratejik Planlama Seminer Programı Neyi Hedefliyor

Stratejik Planlama çalışma programı içinde 5 seminer bulunuyor.

Bunlardan ilki “Metodlar ve Jenerik Stratejiler” ile temel yaklaşım hakkında, ikincisi “Pazar Bölümlendirme – Market Segmentation”, üçüncüsü “Rekabet Stratejileri” , dördüncüsü hem bir by-pass hem de odaklanma – gerilla yaklaşımı diyebileceğiniz “Mavi Okyanus Stratejisi” beşinci ve sonuncusu ise “Yeni Müşteri Evreninin Keşfedilmesi” üzerine olacak.

Beş seminerden oluşan bu dizi şirketlerin üst yöneticileri (Genel Müdür, Pazarlama ve Satış Yönetimi), strateji oluşturan ekip üyeleri ve şirket sahiplerine yönelik olarak hazırlandı. İçeriğinde stratejik pazarlama konusunun hem teorisi hem de pratiği yer aldığı için hem öğretici hem de sizi işinize dışarıdan bakabilmenizi sağladığı için uyandırıcı detaylar yer almaktadır.

İşte stratejik planlama konusunda seminerlerim :

.
.
.
.
.
Stratejik Planlama Kurumsal Programı
Stratejik Pazarlama seminerlerime ek olarak kurum içi analizlerinizi beraber yapabiliriz. Bu çalışma seminer programına paralel olarak yürütülen yaklaşık 8 – 10 gün süren (seminerler dahil) şekilde planlanabilir.

—————————————————————————————-

Kurum içi eğitim almak isterseniz aşağıda bulunan teklif isteme formunu doldurunuz …

 

 

Kurumsal Eğitim Talep Formu



İsminiz

E-Posta adresiniz

Firmanızın İsmi

Telefonunuz

Size Nasıl Yardımcı Olabilirim

Adresiniz

—————————————————————————————-

Önceki yazımızda etkin yönetici veya lider olabilmenin 7 adımlık algoritmasından ve ilk 2 adımından bahsetmiştik, şimdi sıra diğer adımlarında.

Hatırlarsanız algoritmamız aşağıda gördüğünüz 7 adımdan oluşmaktaydı …

1. Ne yapılması gerekiyor, hedefim ne olmalı, ülkem veya şirketim için doğrusu nedir sorusunu sormak

2. Bulunulan noktadan hedefe ulaşabilmek için aksiyon planı oluşturmak.

3. Kararların sorumluluğunu üstlenmek

4. Planın iletişim sorumluluğunu üstlenmek

5. Problemlerin üzerine değil fırsatların üzerine odaklanmak

6. Etkin toplantılar düzenlemek

7. “Ben” diye değil “Biz” diye düşünmek ve konuşmak

Bu yazımıza 3 numaralı madde ile başlayacağız … (İlk yazı için tıklayınız >>>)

3. Kararlarının sorumluluğunu üstlenmeyen lider olamaz

Önce karar nedir, karar vermiş olmanın ne demek olduğuna bir bakalım.

Bir karar ne zaman verilmiş olur ?

Bunun için 4 maddemiz var :

1. Kim uygulayacak veya izleyecek ?

2. Ne zaman yapılacak ?

3. Kararımızdan etkilenecek olanların haberdar edilmesi, anlamaları, onaylamaları veya karşı çıkmamış olmaları.

4. Kararımızdan etkilenmeyecek ancak bilgisi olması gerekenlere haber verilmiş olması.

Şirketlerde verilen bir çok karar bu 4 maddelik liste uygulanmadığı için hayata geçmez veya problemlere sebep olur. Şimdi isterseniz son bir kaç günde verdiğiniz veya sizin de olduğunuz ortamda verilmiş kararları bir düşünün, bakalım bu 4 madde uygulandı mı ?

Yöneticilerin vereceği en zor kararlardan birisi istenen performansı gösteremeyen birisini görevinden almaktır. Yönetici bunu hem şirketine hem de diğer çalışanlara borçludur. İstenen performansı göstermemiş olmak o kişinin suçu olmayabilir ama sonuç bu olmalıdır.

Bu aşamada belki hiç denebilecek kadar az uygulanan bir başka yol izlenebilir; kişiyi önceki başarılı olduğu pozisyona geri çevirmek. Eğer bu yapılır ise o zaman insanlar risk içeren görevlere talip olmaya daha istekli olacaklardır.

Verilen kararların analizi kişisel gelişiminize katkı sağlar, ne umdunuz – ne buldunuz kıyaslaması size hangi konularda iyimser-kötümser veya yönlü düşündüğünüzü gösterir. Bir yönetici kendisinin zayıf olduğu konuları bilmeli ve o tür işleri delege etmelidir. Bütün konularda doğru karar verebilen bir yönetici yoktur.

Şirketlerde sadece üst yönetim veya yöneticiler karar vermez, her kademede kararlar verilir. Dolayısı ile bilgi ile yönetilmesi planlanan şirketlerde karar verecek olan her kademe yeterince donanımlı olmalıdır.

Karar veren kişi sorumluluğu üstlenir, bunun için delege etmiş bile olsa sorumluluk onu delege etmiş olanındır. Delege etmek sadece verilecek kararın daha kaliteli olabilmesi için yine yöneticinin bir kararıdır.

4. İletişim sorumluluğunu üstünüze almalısınız

Eğer aksiyon planınız veya kararlarınız anlaşılmıyor ise bu sizin sorununuz. Etkin yönetici kararlarını açıklar, kendi üstünde ve altında bulunan kişilerin yorumunu almaya istekli olur, onların kendisini anlamasını sağlamaya çalışır.

Şirketlerde aşağıdan yukarıya giden bilgi üzerinde yoğunlaşılır. Ancak etkin yönetici bunun tam tersi yönde gitmesi gereken bilgi için dikkatli ve titiz olmalıdır.

Organizasyonlar bilgi ile ayakta durur. Komut vermek veya talimat yağdırmak ile belli bir yere kadar gidebilirsiniz. Çoğu kez yöneticiler önlerine büyük miktarda bilgiyi bu konuda uzman olarak gördükleri kişiden bekler, örneğin finansal raporlar veya üretim yöneticisinin dönemsel raporlarını okuyarak netice alabileceklerini düşünürler. Halbuki ihtiyaç duyulan bilgi çok daha azdır, yapılması gereken yönetim için gereken kadar bilgiye hızlı erişebilmenin yolunu bulmaktır.

5. Sadece problemlere odaklanıyor olmanız artık yeterli değil, hem onları öngörebilmeli hem de fırsatlara odaklanabilmelisiniz

Liderler veya etkin yöneticiler problemlere değil fırsatlara odaklanır. Elbette problemleri yok sayamazsınız, onları çözmek gereklidir ancak sadece fırsatları değerlendirenler ilerler. Problemleri çözüyor olmak olduğunuz yeri korumak için gereklidir, çoğu kez ileri götürmez.

Dolayısı ile değişim gözlenmeli, nasıl faydalanılabileceği hakkında uyanık olunmalıdır. Neyse ki değişimi algılayabilmeniz için göstergeler vardır :

Değişimin 7 göstergesi

1. Sizin veya rakibinizin beklenmedik başarısı veya başarısızlığı

2. Olan ile olabilecek olan arasında büyük fark. Örneğin 19′uncu yüzyılda kağıt endüstrisi ağacın %10′unu ürüne çeviriyor % 90′ı atılıyordu, daha sonra bu kısmın kullanımı öğrenildi.

3. Bizi etkileyebilecek bir ürün, proses veya hizmetin dramatik değişimi, inovasyon.

4. Endüstrimizin veya pazarın yapısında büyük değişim. Önemli bir tedarikçinin girmesi, çıkması, büyük bir müşterinin oluşması veya kaybolması, kanunların değişmesi, standartların dramatik olarak değişmesi …

5. Demografik özelliklerde değişim.

6. Toplumsal değerlerin, ruh halinin ve temel beklentilerin değişmesi.

7. Bilinmeyenin öğrenilmesi veya yeni teknolojinin ortaya çıkması.

Yönetici problemlerin fırsatları gölgelemesine izin vermemelidir. Gerçek bir kriz olmadığı sürece yönetim toplantılarınızda önce fırsatları sonra problemleri konuşmaya alışmalısınız.

Görevlendirme veya delege edebilme yetenekleriniz işin bu kısmında önemli rol oynar. Etkin yöneticiler en iyi adamlarını fırsatların üzerine gönderir problemlerin üzerine değil. Japonlar bunun için her altı ayda bir iki liste yapar. Bir tanesi en önemli fırsatları diğeri en etkin insanları gösterir. Sonra en etkin insanları fırsatların ele geçirilmesi için yönlendirirler. Halbuki şirketler çoğu kez en iyi adamlarını problemlerin çözümünde, yangının söndürülmesinde harcar, bunun sebebi şirketin önce problemleri sonra zaman kalırsa fırsatları konuşuyor olmasıdır.

Bu ruh halini teşhis etmek zor değildir örneğin “bana aşağıdan 10 problem getirin”, “bana olmayanları söyle”, “bu adam ne yapıyor, niçin boş oturuyor” sözleri bunun göstergesidir.

Not: Problemlere eğilmemek düşünülemez ancak liderler zamanlarının çoğunu geleceği oluşturmak için harcamalıdır, dolayısı ile problem sayısını azaltmaya ve çözebilecek insanlara delege etmeye alışmalısınız.

6. Verimli toplantı yapabilmeyi öğrenmeli ve başarmalısınız

Yöneticiler toplantılarda çok zaman harcar, bazıları günlerinin yarısını bu şekilde kullanır. İşte bu yüzden her yönetici nasıl etkin toplantı yapabileceğini öğrenmelidir. Çoğu kişi bildiğini zanneder, gerçek hayatta ise çok az kişinin bildiği ve uygulayabildiği bir pratiktir.

Eğer bir yönetici etkin toplantılar yapamıyor ise zamanının en az yarısını boşa harcıyor demektir.

İlk olarak ne türde bir toplantı yapılacağına karar verilmelidir …

Farklı toplantı türlerinin hazırlık süreçleri farklıdır, örneğin :

- Duyuru veya bilgilendirmek  için yapılan toplantıların öncesinde konunun hazırlanmış olması, toplantının sonunda da dökümanın son halinin dağıtılması gerekir.

- Birisinin raporunu izlemek için yapılan toplatılarda sadece rapor hakkında konuşulmalıdır, konu asla dağıtılmamalıdır.

- Eğer çok sayıda katılımcı sunum yapacak ise ya hiç tartışma yapılmamalı ya da süre limitlerine uyulması sağlanmalıdır. Eğer soru cevap olacak ise notlar önceden dağıtılmalıdır.

- Üst yönetimi bilgilendirmek için yapılan toplantılarda yöneticiler dinlemeli ve sorularını sorduktan sonra toparlamalıdır. Uzun uzun konuşmaları gereksiz olacaktır.

- Üst yönetimin yanında mecburen katılınmak zorunda olan toplantıların verimli olma şansı pek yoktur. Yöneticiler bu tür toplantıların zamanlamasını en az zarar verecek şekilde planlamış olmalıdır.

Bir toplantının verimli olabilmesi için disiplinli ve hazırlıklı olunmalı, başlangıçta hedeflenen sonuç alındığında ise toplantı bitirilmelidir. Bazı yönetici veya iş sahipleri toplantıları uzun konuşma, sorguya çekme, itham etme gibi amaçlar için kullanır, bu tamamen hatalı bir davranıştır.

İyi takip toplantı kadar önemli ve kritiktir. Toplantıda alınan kararları yapacak olan kişilere anlaşılır olarak aktarmak, yapılıyor olup olmadıklarını izlemek çok önemlidir. Aksi takdirde toplantı için harcanan zaman boşa gitmiş olur.

Bazıları komut vermiş olmayı yeterli görür, “emir demiri keser” diye inanır. Bugünün şirketlerinde sadece komut ile yönetmeye çalışmak, benim dediğimi yap şeklinde davranmak olsa olsa hatalı sonuç yaratır. Çünkü artık şirketler sadece komut ile değil bilgi ile yönetilmek durumunda, diğer türlü çalışanlar komut dışında tepki üretmemeye alışır, hatta kendilerini buna mecbur hisseder, söylenmeden hiç bir şey yapmaz ve yöneticiyi çıldırtacak hatalar oluşur.

7. “Biz” diye düşünüp, biz diye konuşmak

Liderlerin uyguladığı son prensip ise “ben” yerine “biz” şeklinde düşünmek ve konuşmaktır.

Etkin yönetici veya lider sorumluluğun kendisine ait olduğunu, paylaşılmayacağını ve delege edilemeyeceğini bilir. Gerçek yönetici başarısızlığını “suçlayarak” hafifletmeye çalışmaz, elinde bulundurduğu otoritenin kaynağında organizasyonunun ona duyduğu güven olduğunun farkındadır, bunun “genetik” veya “aile bağı” gibi kaynaklara dayanmaması gerektiğini içinde hisseder.

Etkin yönetici kendisinin, ortakların veya çalışanların çıkarını değil şirketin çıkarını korur. Böylece herkesin geleceği için daha doğru ve cesur bir adım atmış olduğuna inanır. Bu şekilde düşünmek ve davranmak “biz” dünyasına girişin biletidir.

Böylece listemizin sonuna geldik. Gördüğünüz gibi imkansız bir senaryo ile karşı karşıya değilsiniz ama ilerleyebilmek de o kadar kolay değil elbette. Ama ağzınızdan çıkanı kulağınızın duymasını sağlayarak başlayabilirsiniz diye düşünüyorum. Bu listeyi yaparken hem Drucker’ın çalışmalarından hem de rekabet stratejileri üzerine kendi yaptığım gözlemlerden faydalandım. Bazılarınız için listeyi tersten uygulamanın çok daha kolay olduğunu düşünüyorum, ne dersiniz ?

Not : Bu yazı 2 bölümlük bir yazının ikinci bölümüdür, ilk bölüm için tıklayınız >>>