Bir önceki yazımızda (Bölüm 1 için tıklayınız) 8 kuralın ilk 4 tanesinden bahsetmiştik, şimdi sıra son 4 tanesinde. Önce listemizi hatırlayalım.

1. Boş duran bir kaynak (iş merkezi, insan …) önemli bir israftır.
2.
Verimlilik değerleri performans ve karlılığın göstergesidir.
3. Temin / Teslim süresi bizim dışımızdadır, bize söylenir.
4. Set-Up veya hazırlık süresini azaltmak maliyeti azaltır.
5. Üretim partisi transfer edilen partiye eşittir (process batch = transfer batch).
6. Herkes işin peşinde koşmalı, onu hızlandırmalıdır.
7. Akış çoğunlukla fiziksel yerleşime bağlıdır.
8. Normal teslim süresi ile sipariş kabul ediyor olmak karlılığı arttırır.

Bu kurallar her zaman doğrumudur diye sormuştuk. Çünkü eğer her zaman doğru değil ise yapabileceklerimizin ne olduğunu ve yapmayacaklarımızın neler olabileceğini çalışmalıyız. Çalışmamızın temel ekseni ise TOC – Theory Of Constraints (Kısıtlar Teorisi) olacak, zaten ilk bölümde de aynı yolu izlemiştik.

Kısıtlar teorisi veya yalın üretim gibi konularda çalışılırken insanların çok sık olarak yaptıkları bir hatayı burada hatırlatmak istiyorum. Prensipleri dinlediğiniz veya okuduğunuz zaman “ne var bunda, ben bunu biliyorum” diye düşünmeniz çok normaldir. Bu prensip veya kuralların yeryüzüne inmesi için geçilmesi gereken bir yol, kullanılması gereken yöntemler vardır ve “biliyorum” önyargısı bunları anlamanızı engeller. Şöyle düşünmek önünüzü açabilir : “Biliyorum ama niçin bizim şirkette bunlar yok !”

5 numaralı madde ile analizimize tekrar başlayalım :

5. Üretim partisi transfer edilen partiye eşittir (process batch = transfer batch).

Eşit olsa ne olur olmaz ise ne olur, bana ne diyebilirsiniz. Ben de aynı duygular içindeyim. Ancak tesisin sahibi veya yöneticisi isem durumumu değiştirir, ne demek bu, sonu nereye varacak diye dinlemeye başlardım.

Üretim parti büyüklüğü arttıkça verimliliğin artacağına ve birim fiyatın düşeceğine inanılır. Çünkü hazırlık süresi daha büyük miktara dağıtılacağı, çalışanların prosese alışarak hem daha hızlı hem de daha az hata ile üretimi tamamlayacakları düşünülür ve bunların bir kısmı doğrudur. Daha önce üzerinden geçtiğimiz maddelerde darboğaz olmayan bir iş merkezinde set-up süresinin maliyeti azaltmayacağını konuşmuştuk, dolayısı ile bu durum sadece iş merkezi darboğaz ise doğrudur.

Akışın sürekliliğine odaklanan bir tesiste darboğaz olmayan iş merkezlerinde set-up tekrarlamak düşünülebilir, diğer dikkate alınacak konu ise bir sonraki aşamaya – operasyona ilerlemek için üretim parti büyüklüğünün tamamının bitmesini beklemenin ise yine akışı bozabileceğidir. Örneğin 1000 adet olan bir üretim emrinin ilk 250 tanesi tamamlandığında bunlar bir sonraki istasyona gidiyor ve işlemi başlıyor olması tesis içi akışı sağlar. Diğer türlü siz 250′şerli partiler ile taşısanız bile eğer başlamıyor iseniz bir şey değişmez.

Tesis içinde parti büyüklüğünü yarıya indirdiğinizde veya bir sonrakine kısmı transfer yaparak takip eden operasyonu başlattığınızda akışı hızlandırırsınız. Siparişlerinizi kısa sürede teslim etmek istiyor iseniz boşuna üretim yapmamalı ve akışı hızlandırmalısınız.

6. Herkes işin peşinde koşmalı, onu hızlandırmalıdır.

Bir tesis veya şirkette öncelikler karışıyor veya en çok sesi çıkana göre değişiyor ise orada şirketin sahibinden operatörlere kadar herkes işlerin peşinden koşmaya başlar. Acil, Süper Acil gibi listeler ortaya çıkar. Zamanla başka türlü olabileceği unutulur, bu şirkette hayatın böyle bir şey olduğu düşünülür

Bu durum “kaos” durumudur. Eğer tek, görünen, herkesin bakabileceği öncelik listesi yapar ve listenizden bugünün işi olmayanları çıkartırsanız kaos konumundan çıkabilirsiniz. Çoğu kez yöneticiler bu söylenen cümleye inanmaz ve bizim burada çalışmaz diye düşünür. Bu düşünce kimseye bir şey kazandırmaz.

Yapmanız gereken analiz önce orta – uzun vade kapasite analizidir. Eğer kapasiteniz yeterli ise çözüm vardır eğer kapasiteniz zaten yetmiyor ise metodlara değil önce yatırıma ihtiyacınız var demektir (dikkat analize başlamadan önce mamul ve yarı mamüller için hedef stok seviyenizi, güvenlik stoğu değerlerinizi ve 2 gerekirken 10 adet üretme gibi alışkanlıklarınızı gözden geçirmelisiniz, siz her şeyi istediğiniz gibi yapacak ama yöntemler sizi kurtaracak diye bir şey yoktur).

7. Akışımızın kesintiye uğramasının sebebi fiziksel yerleşimimiz, ne yapabiliriz ki !

Doğru olabilir de olmayabilir de …

Yerleşimi akışa paralel yapmak elbette olması gereken çünkü iki nokta arasında en kısa yol düz çizgidir. Ancak bu olmadan da akış hızlandırılabilir.

Amerikan filmlerinde gazete muhabirlerinin nasıl yerleştiğini hatırlıyor musunuz veya dünyanın büyük hava alanlarının yerleşimine google earth ile hiç baktınız mı ? Gazetede editör hemen hemen herkesin ortasında cam bir bölmede oturur, hava alanları ise genellikle yarım daire veya elips şeklinde tasarlanır. Bunun sebebi merkez ile uçların en kısa yoldan bağlı olmalarının bu yerleşim ile sağlanmasıdır. Bir montaj hattı genellikle düz çizgi gibi düşünülür, bir hücre genellikle U şeklinde tasarlanır. Elbette yerleşim çok önemlidir.

Ancak akışın kesintiye uğramasının asıl sebebi yerleşim değil işlem yapılan noktalarda gerçekleşen olaylardır. Dolayısı ile yerleşimi değiştiremiyor olsanız da aksiliklerin sayısını azaltarak akışın sürekliliğini sağlayabilirsiniz. Düza alanda aksilikler kolayca görünür ama karışık yerleşimi olanlar da aksilikleri görünür hale getirebilirler. İşin özü problemi görünür hale getirebilmektir.

8. Normal teslim süresi ile sipariş kabul ediyor olmak iyidir ve karlılığı arttırır.

İster üretim yapan bir tesis ister hizmet üreten bir şirket olun (örneğin reklam ajansı, yazılım şirketi …) bazı standart teslim süreleriniz vardır. En azından satış bölümünün böyle bir fikri oluşmuştur. oğal olarak bunu sabit kabul edip sipariş alıyor olmak onların işine gelir. Ancak bir noktadan sonra karışıklık başlar ve normal süreler aşılır. Siz sözlerinizi yerine getiremediğiniz zaman piyasada bu konuşulur ve sizin siparişiniz almanız güçleşir ve şanslı iseniz her şey başa döner (dönmeyebilir). Tıpkı kurtlar ile tavşanların hikayesi gibi.

Akışı yönetip gerekli olmayanları listenizden çıkarttığınızda ise teslim süresini kısaltıp daha rekabetçi olabilirsiniz. Bu sayede daha yüksek fiyat bile uygulayabilirsiniz. Ancak siparişlerin teslim sürelerini hem gerçek yüke göre verebilmeli hem de yükün içinden gereksiz olanları çıkartabilmeyi becermelisiniz.

Anlayacağınız gibi “normal teslim süresi” diye bir şey yoktur. Azaltılacak teslim süresi ise odaklanmanız gereken konulardan birisidir.

İşte sekiz maddemizin sonuna geldik, kısıtlar teorisinin bakış açısını kullanıp kullanmamak size kalıyor.

Şimdi size senkronize üretim veya kısıtlar teorisi (Theory of Constraints) içinde yar alan kısıt yönetimi konusunun 7 kuralını listeleyeceğim.

1. Kapasiteleri dengelemeye çalışmanın yerine akışın senkronize edilmesine çaba harcanmalıdır.
2. Bir kısıtın marjinal değeri o kısıt kullanılarak üretilecek olan ürünlerin katkı değerine eşittir.
3. Kısıt olmayan bir kaynağın marjinal değeri ihmal edilebilir.
4. Kısıt olmayan bir kaynağın kullanımı sistemde bulunan başka bir kısıt tarafından belirlenir.
5. Kaynaklar şirketin hedefine uygun kullanılmalıdır, sadece aktivasyon düşünülmemelidir.
6. Bir transfer partisinin büyüklüğünün işlem parti büyüklüğüne eşit olması gerekmez, çoğu durumda ise eşit olmamalıdır.
7. Bir işlem partisi kendi rotası veya zaman ekseni üzerinde değişken olabilir.

Gördüğünüz gibi bir çok kişinin ilk okuduğunda “nedir bütün bunlar, zaten bir yığın işim var, akademik mevzulara ayıracak vakit mi var” gibi bir tepki üretebileceği bir listeye benziyor.

İlk görünüşte evet anladım, gidip uygulayayım denebilecek bir durum olmadığının farkındayım, bu yüzden de konuyu anlatabilmek için bazı sunumlar hazırladım ve üye gönderi listesine eklemeye başladım; çünkü konu teorik gibi görünüyor ama değil ve önemli.

Sanayi şirketleri verimli üretim yapmak istiyor ise bunun yollarını bulmalı, hayata geçirmeli. Benim yapabileceğim size olabilecek yollardan birini daha göstermek, gerisi size kalmış.

Not : Sunumlarımı izlemeniz için siteye üye olmalısınız, sunumlar bir takvime göre gönderilmektedir.