Odaklanma

Neyi yapmayacağınıza karar vermek neyi yapacağınıza karar vermekten çok daha güçtür.

Jobs 1997 yılında Apple’a geri döndüğünde Apple bir düzine farklı Macintosh üretiyordu. Bir kaç hafta durumu inceledikten aşağıda gördüğünüz 2x 2 matrisi çizdi :

Her bir göze en iyi ürünün tasarlanmasını gerisinin iptal edilmesini istedi. Şirketi tekrar büyüme temposuna geri döndürdükten sonra her yıl Apple içinden seçtiği 100 kişi ile toplantılara girmeye ve şu soruyu sormaya başladı :

Bundan sonra yapmamız gereken 10 şey nedir ?

Her ekip üyesi kendi önerisini listeye sokabilmek için uğraşırdı. Jobs mantıksız bulduğunu eler, kalanlardan ilk 10 listesini yaptıktan sonra son 7′nin üstünü çizerek sadece bu 3′ünü yapabiliriz derdi.

Odaklanma Jobs’un iş ve özel hayatında izlediği bir yol olmuştur. Yaşamının son zamanlarında Larry Page (Google) kendisini ziyarete geldiğinde ona da aynı tavsiyede bulunmuş ve eğer odaklanmaz ise sonunun Microsoft gibi olacağını söylemişti. Larry Page 2012′de çalışanlarına az sayıda ürüne odaklanılacağını (Android, Google+ …) açıkladı.

Kaynak : Walter Isaacson

Bu resimde “Traditional Turkish Food” satan, üstelik bunu 1950′den beri yapan bir restoranın menüsünü görüyorsunuz. Menüde yaklaşık 80 çeşit yemek var ( bir ERP yazılımında bulunan modül sayısından biraz fazla …). Pizza, güveç, mezeler, kebap, krep, omlet, çorba, meksika biftek, diana biftek … dünya mutfakları gibi ama aynı zamanda da geleneksel !

Tıpkı bir çok ERP projesi gibi, her şeyden biraz var ama ortada bir şey yok.

Dikkat : Bu yazıyı ERP projesi gerçekleştirmiş, içinde yaşamış insanlar kolayca çözümleyecektir. Diğer kişiler omlet ile ERP arasında ilişkiyi kuramayabilir ancak onlar da böyle bir proje içine girdiklerinde muhtemelen beni anacaklardır.

Bu restoranın müşterilerden gelen talepler doğrultusunda çeşidini zaman içinde arttırmış olduğunu düşünüyorum.

Belki bir zamanlar balık lokantası veya pide yapan bir yerdi. Birgün bir aile geldi ve çocukları makarna ve köfte yemek istedi, başka bir zaman bir yabancı geldi ve şöyle acılı bir biftek yemek istedi, bir sabah birisi oturdu ve yiyecek ne var dedi … işte omlet belki o zaman menüye eklendi … sonra birisi sipariş alırken müşterinin riskini görmek istedi sistem de bir anda risk konusu ortaya çıktı … başka bir gün üretim planlamanın çizelgelemesi yok mu dendi … hop işte size çizelgeleme … diğer bir kullanıcı kendi kendine çalışan maliyetlendirme istedi … menünün derinliklerinde meğersem var mış …

Dünyada yazılmış bir çok ERP yazılımı muhtemelen böyle ortaya çıkmıştır, sonra bir kez veya iki kez daha büyük revizyon görerek bugünkü formlarına ulaşmışlardır. Hatta yan tarafta bulunan lokantayı da satın alıp menüye kağıtta kebap, humus, abagannuş ekler gibi insan kaynakları, demirbaş yönetimi de eklenmiş olabilir.

Şirketler ERP projelerine başlarken ekipler enerji dolu olurlar, neler neler planlarlar … Muhasebe, üretim planlama, maliyetlendirme, bakım, satınalma … hepsini bir araya getirecekler … Ama bir problem var, usta pide yapmayı biliyor ama biftek kösele gibi, makarna ise yapışıyor … Şimdi ne olacak ? Bir miktar müşteri kaybı doğal, bazı bölümler zamanla kendi beklentilerinin pek de başlangıçta hayal edildiği gibi olamayacağını anlamaya başlayıp kendi iç dünyalarına döndüler bile. Diğer yandan ERP proje ekibi devam ediyor ama toplantılar biraz daha tenha gerçekleşiyor.

Hedefe odaklanmak herkesin problemi, şimdi size desem ki “kişisel hedefiniz ne ?”, “şirketinizin hedefi ne ?” … Hemen cevap verebilir misiniz, bir de verdiğiniz cevaba giden bir yol var mı acaba ?

Mesela ERP projesi ile şirketinizin her noktasını tek veri tabanı etrafında birleştirmeyi hedeflediniz ama bundan yönetimin haberi yok veya onlar bu konuyu ilginç bulmuyorlar. Olabilir mi ? Evet, hatta çoğu kez böyle. Yönetimler ERP projesi ile yapılmak istenen şeyi ve bunun için kendi üstlerine düşeni pek anlamak istemezler. Bunun bir sebebi de bence projeler yönetime sunulurken çizilen çok geniş tablo. Yıllanmış yöneticiler öyle çabucak olacağı planlanan işlere pek inanmazlar.

ERP projesi gerçekleştirmek için sabır ve disiplin gerekir. Önce makarna kaç dakikada pişecek, bunu belirlemeli. Sonra ilk sos belki peynirli ama bence domatesli olan daha iyi. Peki domates sosunun içinde fesleğen olmalı mı veya sistem güvenlik stoklarını kendi kendine mi ayarlamalı. Enteresan bir konu bu, fesleğen koyarsak müşteri ne tepki verecek acaba, peki güvenlik stoğunu hammaddeler için otomatik hesaplayacak bir algoritma var mı ? Bunlar derin konular, biz şimdi güzel bir kıymalı sos yapalım, içine biraz soğan (ama güzelce kavrulmalı), biraz havuç (o da kavrulacak), sinirleri olmayan kıymayı da kavuralım, üzerine kırmızı domates (herkes sever) ve bırakalım pişsin. Siz yoksa kerevizli ahtapot sosu olmadan makarna yemeyenlerden misiniz …

Şu anda yürüyen sisteminizde tek eksiklik “satış siparişini alırken bir anda ihtiyacı hesaplayarak tedarikçilere sipariş gönderilmesi miydi ?”. Peki stoklarınız kayıtlarınız ile tutuyor mu ? Tutmuyor, ama sizce önemli değil öyle mi ? Enteresan, akşama limonlu – şekerli pizza yapalım da karnımız doysun öyleyse …

Hedef olmayınca böyle oluyor işte. Ulaşılabilir, gerçekçi hedef  olunca işler böyle sarpa sarmaz. Yöntemler, algoritmalar, uygulama disiplinlerine gereken önemi verirseniz akşama limonlu-şekerli pizza yerine şöyle bol peynirli, belki biraz sucuk, biraz jambon, zeytin falan olan güzel bir pizza yiyebilirsiniz. Afiyet olsun.