Her zaman başarılı olamayız, bazen başarılı bazen başarısız bazen ise “no – event” durumu ile karşılaşırız.

Birisine niçin veya nasıl başarılı oldun diye sorduğunuzda içinde bol bol “ben” geçen (az sayıda “biz” olabilir) cümleler duyarsınız. Aynı kişiye niçin başarısız olduğunu sorduğunuzda ise olay ile kişinin bir birinden ayrılmaya başladığını görürsünüz.

- Oyuncağım kırıldı (Ben oyuncağımı kırdım yerine)

- Pazar bu ürün (fikir) için hazır değildi (Ben müşterinin ne istediğini anlamadım, anlamak istemedim yerine)

- Tedarikçilerimiz bizi yarı yolda bıraktı (Ben tedarikçilerimin imkanlarını ölçmedim, onlara ödeme yapmadım, onlara kötü davrandım, onları seçemedim … yerine)

- Ama rakibin fiyatı bizden düşüktü (Ben maliyetimi zamanında düşürmedim, pazarda oluşan fiyatı izlemedim … yerine)

Hep birileri, bazı olaylar suçludur ve bizim bir suçumuz, hatamız yoktur !

Bir şey veya şeyler olmuştur, hiç beklenmedik, tamamen bizim dışımızda … Kader.

İşte bu savuşturma “ders alınmasını” engeller, içimiz rahatlar ve öğrenmeden yola devam etmek isteriz. Çünkü bu kolaydır.

Başarılı olmayı kafanıza koydu isek hatalardan ders çıkartmalıyız, hatta başkalarının hatalarından da faydalanmalıyız. Sebebi görmeli, içimizde hissetmeli, dersimizi almalı ve yolumuza devam etmeliyiz.