* Firma çalışanlarınızın “performans değerlendirme ve yönetim sistemi”  çalışanların takdir edilmesinin ötesinde şirket hedeflerinizin gerçekleştirilmesine katkı sağlamalıdır.

* “Neyi ölçüyorsanız o yapılacaktır” ; bu nedenle performans değerlendirme sisteminizin firmanızın stratejisi ile uyumlu olması gerekir.

* İnsan Kaynakları yönetiminiz, çalışanlarınıza sağlayacağınız imkanlar, eğitim çalışmaları performans değerlendirme sistemi ile ilişkilendirilmelidir.

* Performans değerlendirme çalışmasının hedefi firmanızın performansını arttırmaktır, buna uygun olarak çalışanlarınız için eğitim ve kendini geliştirme imkanları sağlamalısınız.

* Her çalışanınızın yaptığı işi ve bu işin stratejinize nasıl katkı sağladığını biliyor olmalısınız.

* Doğru parametreleri ölçmelisiniz, performans değerlendirme yaparken sonuçlar, davranışlar ve  kişisel özelliklerin bir karışımı kullanılmalıdır.

* Bir çalışanınız için toplanan bilginin farklı kaynaklardan elde edilmesine dikkat edin, bu sayede daha tarafsız bilgi ile hareket edersiniz.

* Performans bilgisi periyodik olarak toplanıyor ve çalışanınız ile paylaşılacağı için son değerlendirme raporu çok önceden tahmin edilebilir durumda olacaktır, bu nedenle sürpriz yapmaktan kaçının.

* Değerlendirme görüşmesinin özel bir yerde, yeteri kadar zaman ayrılarak yapılmasına ve görüşme esnasında kişisel geliştirme hedeflerine yer vermeyi planlamalısınız. Bu sayede görüşmenin gerilimini azaltmış olursunuz.

* Değerlendirme, performans yönetim kurgunuzun ilk adımıdır. Alınan kararları ve yeni hedefleri ne kadar yakından takip ederseniz amacınıza o kadar yaklaşırsınız.

* Başarıyı ödüllendirin. Performans değerlendirme ile çalışanlarınıza sağlayacağınız faydayı ilişkilendirmeniz sisteminizin işleyişi için gereklidir.

* Kanunlar açısından problem yaşamamak için performans değerlendirme sisteminiz için bu konuda danışmanlık alın.

Strateji Haritanızı Nasıl Çizeceksiniz …

Strateji haritanızı çizmeyi deneyince hiç te kolay olmadığını göreceksiniz. Rakiplerinizin neler üzerinde uğraştığını, yapmakta olduğunuz işin rekabet parametrelerini tespit etmeniz ciddi bir çalışmayı gerektirir.

Bir çok yönetici kendi uğraşı alanından yola çıkarak rekabeti tarif eder, örneğin siz bir otelin “yiyecek içecek müdürü iseniz” diğer bir otelin kahvaltısında sunulan yumurta çeşitleri ilginizi çeker, fazlalık veya eksiklik sizin için önem kazanır. Ancak bu bakış yöntemi resmin tümünü göremez, geride oda kalitesi, yatak, temizlik, fiyat, sessizlik … gibi faktörler sırasını beklemektedir.

Bazen de yöneticiler rekabet faktörlerine kendi faydaları cinsinden bakarlar, örneğin web sitesini ziyaret eden kişilerin hakkında bilgi toplayarak onlara daha iyi hizmet vereceğini düşünüp, sistemi yavaş ve sıkıcı hale getirerek ziyaretçi sayısının azalmasına sebep olunabilir.

Bazen de sebebi anlaşılamayan, belki de sadece “farklı görünmek” için adımlar atılır, örneğin bir lokanta “Sarı”, “Yeşil”, “Lacivert” renkli tabaklar, “Siyah” renkli çay fincanları kullanarak farklı bir statüye ulaştığını düşünebilir. Beyaz rengin dışında tabak seçimi yaparak “beyaz olmayan tabak renginin” bir rekabet unsuru olduğunu düşünmek eğer doğru ise elbette ki müşteri onu ödüllendirecektir …

Bu tür yaklaşımlar “büyük resmin” görülebilmesini sağlamaz, bizim daha farklı bir yaklaşıma ihtiyacımız var …

Şimdi stratejik haritanızı çizebilmeniz için 4 adımdan oluşan bir metodoloji üzerinde duracağız, bu sayede “ruh, üzerinde düşünebileceği” bir resim bulmuş olacak.

Görsel bir strateji oluşturmanın 4 adımı

1. Uyanış


İlk olarak ayaklarınızı bastığınız toprağı tanımalısınız. Bir çok kişi bulunulan noktanın herkes tarafından anlaşılmasını sağlamadan “nelerin değişmesi” gerektiğini bulmaya çalışır. Yıllardır ortaya çıkartmadığınız büyük resim için biraz daha sabırlı olmalısınız. Önce herkes “nerede durulduğu” üzerine anlaşmalıdır.

Örneğin şirketinizin bazı yöneticileri izlenen yolun çok başarılı ve rakipsiz olduğunu düşünürken bazıları rekabet karşısında zayıf düşüldüğünü ve müşteri şikayetlerinin arttığını söylüyor ise henüz bir noktaya gelmemişsiniz demektir.

Uyanış sürecini engelleyen diğer bir mekanizma ise yöneticilerin değişim ihtiyacını ya çok yavaş ya da hiç algılamamasıdır. Kurulu düzeni şimdi niye yerinden oynatacağız, “zaman” bizim seçtiğimiz bu yolun doğru olduğunu gösterecektir (ya da zaten biz o zaman burada olmayız) … şeklinde “şansımı denemek istiyor ve hiç bir şey yapmak istemiyorum” yaklaşımı bir şirketin stratejik haritasını ortaya çıkartma faaliyetini durdurabilir.

Değişim ya krizler ya da güçlü liderler ortaya çıktığında gerçekleşebilmektedir.

Şimdi yolumuza devam edelim … Uyanış aşamasında iki konuya yoğunlaşmalısınız :

1. Kendinizi rakibiniz ile kıyaslayabilmek için mevcut durumun resmini çizin

2. Rekabet ile sizin aranızda bulunan farkları inceleyerek neyi değiştirmenizin iyi olacağını tespit edin

2. Keşif


Uyandırma zilinden sonra sıra sahaya inmeye geldi, bu aşamanın ismi “Keşif” …

Başkalarının tarifi, raporlar ve tahminleri ile strateji belirlenemez, bunlar ile yola çıkmamalısınız. Kendiniz sahaya inmeli, ürün ve hizmetlerinizin müşterileriniz tarafından nasıl kullanıldığını, neler hissedildiğini, benzer ürünlerin nasıl algılandığını, müşteriniz olmayanların nasıl çözümler kullandığını, sizi bırakanların niçin bıraktığını iyice anlamalısınız. Bunun için bir grup yöneticiniz saha çalışmasına katılmalı, gözlem yapmalı, konuşmalı ve dinlemeli … geri döndüğünde “uyanış” aşamasında çizilen resimleri tekrar çizmeliler.

Bu sayede neyi değiştireceğiniz, neyi yok edeceğiniz ve ne yaratmanız gerektiği belirmeye başlayacaktır.

Keşif aşamasında cevaplamamız gereken soruları şöyle özetleyebiliriz :

1. Müşterimiz olmayanları kazanabilmek için hangi güçlükleri aşmalıyız ?

2. Rakip ürün ve hizmetlerin önemli avantajları nelerdir ?

3. Neleri yok edeceğiz, neleri değiştireceğiz ve neyi yaratmamız gerekiyor ?

3. Gösteri Zamanı


Bu aşamada hazırlıklarımızı başkalarına gösterecek ve en iyi resmi bulmaya çalışacağız. Bunun için yapılacakları 3 madde ile özetleyebiliriz. Tabii daha önce gösteriye katılacak olan kişileri bir araya getireceğiz. Şirketimizin yöneticileri ile şirket dışından fikir yürütebilecek, pozitif bakış açısına sahip kişileri bu gösteriye çağıracağız. Bunu bir workshop çalışması gibi planlayabilirsiniz. Yapılacakları özetlersek :

1. Önce, saha çalışması yapan kişiler, gruplar kendi araştırmalarına göre olan “strateji haritalarını” çizecekler. Bunun için 2 numaralı adımda elde ettikleri bilgileri kullacaklar.

2. Çizilen resimler hakkında gösteriye çağrılan grup bir değerlendirme yapacak (belki puanlama yaparsınız). Stratejik parametrelere müşteriler, kaybedilen müşteriler, rakiplerimizin müşterileri ve hiç müşteri olmamış kişiler açısından bakarak farklı alternatifler değerlendirilecek.

3. En uygun, en çok başarı vaat eden resim oluşturulacak.

İşte bu aşamada bu yazı dizisinin ikinci bölümünde yer alan Odaklanma, Farklılık Yaratma ve Güçlü Slogan Sahibi Olma testi işinize yarayacaktır. Oluşturulan stratejinin bu 3 maddelik testten geçiyor olması onun “güçlü” bir strateji olduğunun kanıtı olacaktır.

4. Duyuru

Eğer stratejiniz uygulanacak ise bilinmelidir, bilinmesi için ise duyurulmalıdır. En etkin duyuru için “eski” ve “yeni” stratejinizi bir arada tanıtın, çalışanlarınız neyin değişeceği hakkında çok net fikir ve bilgi sahibi olmalıdır.

Bunun için :

1. Eski ve yeni strateji haritanızı tek sayfa üzerinde kıyaslayan bir döküman hazırlayın

2. Sadece yeni stratejik plan ile uyumlu olan proje ve kararlara destek verin, ancak bu sayede şirketiniz yeni stratejiyi hayata geçirebilir.

Artık hedefiniz bulunduğunuz nokta ile hedefiniz arasında bulunan mesafeyi kapatmak olmalıdır.

ERP hakkında yazılarım :

ERP bir entegrasyon yaklaşımı olduğu için kendi içinde bir çok yöntemin uygulanmasını, bu yöntemlerin ihtiyaç duyacağı veri entegrasyonunu, sonuçları birleştirerek kullanıcısına sunmayı hedefler. Sağladığı entegrasyon sayesinde hem bilgi tekrarlarının engellenmesini hem de kaliteli bilginin firma içinde hızlı dolaşmasını sağlar.

Peki ERP ile şirketlerin hayatında ne değişebilir, şimdi bu konuya biraz bakalım.

ERP ile beraber firmanın insan kaynakları, satış teşkilatı, bakım bölümü, maliyet hesaplama birimi, kalite süreçleri, üst yönetim raporlaması, finansal uygulamalar, boç ve alacak yönetimi, faturalama, sevkiyat uygulamaları, firma içi iş akış (workflow) uygulamaları, üretim, depo yönetimi … Ne kadar işlevsel bölüm var ise hepsi ortak veri tabanında buluşturulmak istenir. Bunun sonucunda doğal olarak firmanın iş yapma biçiminde, insanların görevlerinde, görevlerinin tariflerinde değişiklikler olacaktır.

Örneğin; müşterinizden gelen bir sipariş ERP yazılımınıza işlenirken aynı anda depo mevcudu, üretilmekte olanlar, müşterinize ait finansal bilgiler elinizin altında olabilmektedir.

Bu durumda satış bölümünün müşteriye vereceği hizmet hem daha hızlı hem daha kaliteli olacaktır. Hizmet daha kaliteli olurken çalışanların görev tanımları da değişmektedir. Böyle bir sistemde satış temsilcisinin tek görevi siparişi bir kağıda yazmak değil, siparişi tümüyle değerlendirmek şekline dönüşebilir.
Çalışma biçiminiz, ERP entegrasyonu derinleştikçe değişecek, beraberinde firmanızın işleyişi standartlaşacak, denetimi ve izlenmesi kolaylaşacak, iş yükü tüm şirket üzerine dağılacağı için takım çalışmasının önemi de artacaktır. Çünkü artık herkes bir başkası ile ?entegre? çalışmaktadır…

5S, 5 adet Japonca kelimenin baş harfinden oluşur, bunlara karşılık gelen 5 Türkçe kelime de oldukça uyumludur ; bunlar  Sınıflandır (Seiri), Sırala-Düzenle (Seiton), Sil-Temizle (Seiso), Standartlaştır (Seiketsu) ve  Sahiplen-Sistemi Koru (Shitsuke).

Belki sizin şirketinizin çalışma alanları, masalarınız, masalarınızın altları, dolaplarınız karışıktır. Belki tozlu, havasız veya kirlidir. Belki de görünürde her şey düzenli ve temiz ancak dolaplarınız veya görünmeyen bölgeleriniz hiç de düzenli değildir.

Hiç kimse tozlu, kötü kokan, düzensiz bir yer de çalışmak istemez (en azından bunu ummak istiyorum); temiz, ışıl ışıl bir yerde herkes keyif duyar. İşte 5S, Japonların ortalığı düzenli tutabilmek için önerdiği bir metodolojidir. Bu sayede hem malzeme hem de zaman israfının azalacağını varsayan bu metodun temel felsefesi, karışık ve kirli bir ortamın bir çok israfın kaynağı olduğu (arayıp bulma, fazla malzeme, fazla alan kullanımı, gereksiz hareket …) ve bu tür bir ortamın hata veya kusuru gizlediği, iyileştirme fırsatını yok ettiğidir. O halde bu ortam yok edilmeli onun yerine “düzen” hakim olmalıdır.

Kısaca 5S, “gerekenlerin tarif edildikleri yerde, temiz ve kullanıma hazır olması” demektir. Şimdi gelelim bu metodun pozitif ve negatif yanlarına. Tahmin edeceğiniz gibi bir çok pozitif ifade bulmak oldukça mümkün onun için önce negatif yanını özetleyelim.

5S ‘in negatif ve zor yanları

- Eğer şirketiniz sorunlar ile uğraşmaya hazır değil veya çekiniyor ise 5S ortalığı karıştırabilir.


- Çalışanlar verimli veya verimsiz ama kendilerine göre rahat edebildikleri bir ortamı yaratırlar. 5S çalışması bu ortamı tehdit edecek, onu değiştirmek isteyeceği için kuvvetli bir direnç ile karşılacaktır. Doğal olarak ortam bir miktar gerginleşebilir.


- 5S çabuk olmayabilir, yıllar içinde yaratılmış olan karmaşayı bir anda yok edemeyebilirsiniz, bütün şirketi elden geçireceğinizi unutmayın.


- Girişimin yönetim tarafından mutlaka desteklenmesi gerekir aksi takdirde tekrar eskiye dönülür ve bu da moral kaybına sebep olur.

Şimdi gelelim 5S ‘in yararlarına ve pozitif yanlarına.

- Çalışma ortamının düzenli ve temiz olması yapılacak işin daha kolay ve daha az hata ile yapılmasını sağlar.

- Ortamın temiz ve düzenli olması çalışanların moralini yükseltir.

- Çalışma ortamı daha güvenli hale gelir

- Bir işten diğer işe geçiş hızlanır (üretim ortamında set-up, hazırlık işlemleri)

- İş süreçleri basitleştirilir ve daha az kaynak kullanarak daha verimli çalışılır

- 5S sayesinde arama – bulma hızlanır, zaman kayıpları azalır

- 5S kalite yönetimini kolaylaştırır, sorunlar daha çabuk görünür hale gelmiş olur. Çünkü artık herşeyin bir yeri vardır ve görsel kontrol ve denetleme imkanı artmıştır.


Ekonomik Sipariş Miktarı stoğu saklama / bulundurma maliyeti ile sipariş verme maliyetinin kesiştiği stok seviyesinin (miktarının) ismidir.  Bu model aynı zamanda Wilson EOQ Modeli olarak da bilinir. Model 1913 yılında F. W. Harris tarafından geliştirilmiş ancak R. H. Wilson?un model üzerinde yaptığı çalışmalardan dolayı Wilson EOQ Modeli olarak bilinmektedir.

EOQ Hangi Problemi Çözmeyi Hedefliyor ?
Bir malzemeden sipariş vereceğiniz zaman ne kadar sipariş vereceksiniz ?

?Ne Kadar? sorusunun cevabını bulabilmek için bugüne kadar çok  sayıda insan ?sihirli bir dokunuş ve onun formülünü? aramıştır; bunların arasında en çok rağbet göreni EOQ olmuştur.
İstediğimiz kadar satın alabilsek, sınırsız depolayabilsek bu soru sorulmazdı. Bu gerçek, ?ne kadar? sorusunun arkasında bulunan asıl amacın ?olabilecek en az stok? bulundurma olduğunu gösterir. Formülün adımları incelenirken asıl hedefin bu olduğunu unutulmamalısınız (23 safya / PDF)

Bu sunum site üyelerinin gönderim listesindedir, bu ve bunun gibi sunum, araştırma, ERP, Stratejik Planlama, Yalın Üretim Teknikleri, Tedarik Zinciri Uygulamaları gibi konular ile ilgileniyor iseniz  siteme ücretsiz üye olabilirsiniz ?

.
? Ya hep ya hiç şeklinde düşünmeyi bırakın
? Aşırı genellemeler yapmaktan kaçının
? İçe dönük dinlerken bedeninize dikkat edin
? Sorunları küçük parçalara bölerek düşünün
? Olumsuz konuşmalarınızda konuyu abartmayın
? Düşünceleriniz arasında kavga çıkmasına izin vermeyin
? Düşüncelerinizi kendi sesiniz ile dile getirin
? Olaylara dışına çıkarak bakmaya çalışın
? Düşünen bir insan olun
? Düşünce tarzınız hedef odaklı olsun
* (Bu liste bir Şemsettin Akçay eğitiminden alınmıştır)

ERP çalışmanızın başarılı olabilmesi için 2 nokta oldukça önemlidir, bunlar; “hedeflerinizin varlığı” ile “performans kriterlerinizdir”.

Eğer internet üzerinde “ERP projeleri niçin başarısız olur” diye küçük bir araştırma yaparsanız çok sayıda yazı bulacaksınız ancak bu moralinizi bozmasın. Öncelikle bu tür yazıların temel kaynağı “batı medyası” ve çoğunlukla ABD ‘ de yaşanmış örneklere dayanıyor. Diğer yandan bunlar 20-500 Milyon USD aralığındaki projeler (son zamanlarda bu fiyat aralığı daha aşağı indi), diğer bir deyimle Türkiye ölçeğinde hayal edilmesi güç, binlerce çalışanın organize edilmesi gereken projeler. Halbuki ülkemizde gerçekleştirilen projelerin bu büyüklük ile kıyaslanmaları, maliyet açısından aynı cümlede anılması bile mümkün değildir.

Ancak yine de Niçin herkes başarısız projelerden bahsediyor ? veya Niçin projeler başarısız oluyor ? sorularını içinde ERP geçen her proje grubu kendince cevaplaması gerekir, projelerin maliyet ve kullanıcı sayısı boyutu ABD örneklerine pek benzemese de içerikleri oldukça benzemektedir.

Bu tip çalışmalar içinde olan gruplar ellerine geçen yetenekli bir yazılım ile şirketlerinin zaten karmaşık ve kopuklukları olan sistemlerini daha da karmaşık hale getirmeyi bir beceri olarak görmeye başlayabilirler. Bu yaklaşım, süreçleri daha da uzun hale getirir ve bir anda “iş hedefleri” yerine “bir yazılımı kullanmak” hedef haline gelir … bu tuzağa o kadar kolay düşülür ki inanamazsınız. Bu devrede iş süreçlerinin basitleştirilmesi veya yalınlaştırılması çoğunlukla küçümsenir, “eğer basitleştirecek isek niçin gelişmiş yetenekleri olan bir yazılım aldık” sorusu bunun göstergesidir.

Halbuki firma bilmediği bir çalışmanın içinde değildir. Aksine çok iyi bildiği kendi günlük hayatını ve iş yapma süreçlerini değiştirmeye çalışmaktadır. Elbetteki asıl zorluk alışkanlıkların değiştirilmesi, bir arada çalışmanın getirdiği güçlükler ve sınırlardır.

Bütün yaşayan sistemler kendi hallerine bırakıldığı zaman minimum enerji harcayacakları pozisyonu elde etmeye çalışır, şirketler de böyledir.

Minimum enerji konumuna saplanmamak için yapılması gereken, pozitif enerji harcayarak şirketinizin entegrasyonunu ve dik durabilmesini sağlamaktır. İşte bunun için hedef olmalıdır ve bu hedefe doğru gidip gitmediğinizi gösteren performans kriterleriniz.

Hedefler ve Performans Kriterleri : Firmanız niçin ERP çalışması yapmak istiyor, hangi sorun canınızı yakıyor ?. Başlamadan önce firmanız hedeflerini net olarak ifade etmelidir, örneğin :

* Teslim tarihlerinizin uzun olduğunu düşünüyor ve azaltmak istiyorsunuz … bunun için rakkamsal bir hedef koyun … örneğin 4 hafta ortalama yerine 3 hafta ortalama olacak, % 25 azalacak.

* Stoklarınızın miktarı gözünüze yüksek görünüyor, stok devir hızınızın yavaş olduğunu düşünüyorsunuz … hedefiniz stoklarınızı % 50 azaltmak olabilir.

* Üretim maliyetinizi ERP entegrasyonu ile önce ölçebileceğinizi sonra azaltabileceğinizi planlıyor olabilirsiniz … peki hedefiniz % kaç azalması !

* Erken ve geç satınalmaların azaltılması diğer bir hedef olabilir ancak önce ölçmeli ve rakkamsal bir hedef belirlemelisiniz .

* Şirket için koordinasyon toplantılarına harcanan sürenin azaltılması da bir hedef olabilir, eğer entegrasyon sağlanır ise bu tip toplantılar yerine daha faydalı işler yapabileceksiniz.

* Günlük işleyişiniz içine bir bilgi birden fazla yerde ve kişi tarafından işleniyor olabilir, hedefiniz “sadece 1 kez işlenmesinin yeterli olmasıdır”

Bunlar gibi kendi şirketinize, sektörünüze, müşterilerinizin beklentilerine göre hedefleri çoğaltabilirsiniz. Sayısını abartmadan, para kazandıracak veya rekabet avantajı sağlayacak olanlara öncelik tanıyarak  bir  liste yapmalısınız. Şimdi elinizde hedefler ve ne olunca (performans kriteri) bu hedeflerin gerçekleştiğini gösteren performans kriterleriniz var.  Bundan sonraki aşama ERP çalışmasına başladığınızda sizi doğru yolda tutacak, sağda solda konuşulanları daha iyi değerlendirebileceğiniz, hatalı önerileri kolaylıkla süzebileceğiniz kavram ve metodlar hakkında temel bilgiyi edinmektir.

Stok için Üretim yapmakla (Make To Stock, MTS) Siparişe Üzerine Üretim yapmanın (Make To Order, MTO) farklarını ve firmaların içinde bulunduğu pazar koşullarını gözlemlediğimizde nelerin daha önemli olduğu ve planlama parametreleri ortaya çıkar. Burada bahsedilen planlama sadece üretimin kendi içinde planlanması değil, tüm firma faaliyetlerinin koordinasyonudur.

Diğer yandan aşağıdaki farklılıklar ERP yazılımının seçimi ve uygulama sürecini doğrudan etkiler..

Yeşil satırlar = Stok için Üretim yapan firmalar

Mavi Satırlar = Sipariş Üzerine Üretim yapan firmalar

Ürünler

Genellikle tanımları standart,daha az çeşit veya daha büyük üretim partileri. Ürün tanımlarındaki değişme pazar trendine bağlı.

Bir çok farklı standart, daha fazla çeşit, tanımlar hem pazar trendine bağlı hemde müşteriler tarafından değiştirilebiliyor. Standart parti büyüklüklerini yakalayabilmek tesadüflere bağlı.

Üretim Kaynakları

Üretilen çeşitler yavaş değiştiği için özel tezgah, aparat ve işgücü kullanabilme imkanı.

Standartların ve isteklerin çeşitliliğinden dolayı çok amaçlı tezgah, aparat kullanma mecburiyeti, esnek iş gücü kullanımı.

Talep

Ürünlerin çoğu standart olduğu için istatiski yöntemler ile tahminler yapabilme imkanı.

Müşteri sipariş ve spesifikasyonlarına bağlı olan bir talep yapısı. Tahmin yöntemlerinin ihtiyaç duyduğu verilerin toplama zorluğu.

Kapasite Planlama

İmalat Planı tahmini talep eğrilerine göre önceden yapılabilir. Tahmin ve Planlama arasında genellikle yeterli süre vardır.

Genellikle önceden tahmin edilemez. Müşteri taleplerine göre planlama yapılır. Plan sık sık değişebilir. Alınan siparişle, planlama çalışması arasında zaman farkı yoktur, bir arada yapılmalıdır.

Hammadde Planlama

Üretim planları daha uzun dönemler için yapılabilir, ani değişiklikler pek az olur. Hammadde alım planlarında ani değişiklikler olmaz.

Üretim planları uzun dönemler için tahmin üzerine yapılamaz, dolayısı ile hammadde ihtiyaçları aktifteki işlere bağlıdır, ani değişikler olabilir. Satın Alma bölümünün reaksiyon süresi ve imalat planı ile bağlantısı son derece düzenli ve hızlı olmalıdır.

Fiyat

Genellikle pazar koşullarına bağlı olarak üretici tarafından belirlenir.

Müşteri ile yapılacak pazarlık sonucu karar verilir, teslim süresi pazarlık konularından birisidir.

Finansal Dengeler

Üretimde önceden planlanmayan ani artışlar pek olmaz, eksilişler ise pazar trendine bağlıdır. Bu nedenle dengeleri korumak daha kolaydır.

Üretim planlarında ani artış veya eksilişler olabilir (büyük bir siparişin alınması veya iptali gibi) dolayısı ile harcamalarda dalgalanma ihtimali daha fazladır.

Teslim Süresi

Müşteri talepleri stoktan karşılandığı için müşteri tarafından bilinmez.

Müşteri ile beraber karar verilir, işin alınabilmesi, için pazarlık unsurudur.

CRM hakkında konuşulduğu zaman en çok üzerinde durulan faaliyet alanları pazarlama, satış, müşteri servisleri ve bunların otomasyonudur. Bilgisayar kullanımı ile CRM çok fazla beraber anıldığı için hatalı olarak CRM çalışmalarının IT bölümünün sorumluluğunda olduğu, bir program satın alınarak gerçekleştirilebileceği düşünülür.

Ancak bu konular doğrudan şirketin operasyon alanları ile ilgilidir, IT bölümü olayın teknik kısmında bulunmalıdır.

CRM konusuna ;

- Pazarlama faaliyetlerinin otomasyonu

- Satış faaliyetlerinin otomasyonu

- Müşteri servislerinin gerçekleştirilmesi

- E-Ticaret

gibi konu başlıklarından yaklaşılabilir. Neticede bir yerden başlayacaksınız. Biz şimdi burada bir dolu konudan bahsediyoruz ama bugün bir çok şirketin bilgisayar ortamında doğru dürüst müşteri ve kontakt listesi bile yoktur, kolay kolay olamaz da.

Örneğin satış kısmında çalışanlar bütün bilgilerin bir merkezde duracağı fikrini pek sevmeyebilirler, özellikle satış süreci uzun süren ürün satışı yapan kişiler süreç içinde biriken bilgileri paylaşmak istemezler, bu bilgileri kendilerine ait görürler. Durum böyle olunca bazı hedefler yakalanamaz.

Ancak müşteri servisleri, çağrı merkezi çalışmaları veya e-ticaret kapsamına giren çalışmalar bu gizlilik isteğinden etkilenmezler, aksine bu uygulamalar istemediğiniz kadar çok bilgiyi biriktirirler.

Dolayısı ile şirketinizde başarı sağlayabileceğiniz bir noktadan başlamalısınız ve ilk nokta satış olmayabilir.

Bu konuya devam edeceğiz

Fazla Stok, yumuşak, darbeleri emen bir yastık gibidir, hızla gelen problem ona çarpınca yumuşar, can acıtmaz.
Fazla Stok bir kader değil bedeldir, niçin ödendiği bilinirse daha az ödemenin yolu da bulunabilir.

Bu sunumda fazla stoğun 12 sebebini bulacaksınız, sebepler yok edilmeden stok azaltılamadığı için işte size yok etmeniz gereken sebepler …. (17 Sayfa / PDF)

Bu sunum site üyelerinin gönderim listesindedir, bu ve bunun gibi sunum, araştırma, ERP, Stratejik Planlama, Yalın Üretim Teknikleri, Tedarik Zinciri Uygulamaları gibi konular ile ilgileniyor iseniz  siteme ücretsiz üye olabilirsiniz …

erp_wayMRP veya ERP çalışmaları konusunda başarıya giden yol için en önemli iki nokta hedefler ve performans kriterleridir. Bu tip çalışmalar içinde olan firmaların sıkça yaptıkları hatalar onların uygulama süreçlerinin karmaşık ve gereksiz yere uzun olmasına yol açmakta, sürecin uzaması ise hedeflerin aşınmasına ve giderek unutulmasına neden olmaktadır.
Halbuki firma, bilmediği bir çalışmanın içinde değildir. Aksine çok iyi bildiği, kendi günlük hayatını ve iş yapma süreçlerini değiştirmeye çalışmaktadır. Elbetteki asıl zorluk alışkanlıkların değiştirilmesi, bir arada çalışmanın getirdiği güçlükler ve sınırlardır.

Bütün yaşayan sistemler kendi hallerine bırakıldığı zaman minimum enerji harcayacakları pozisyonu elde etmeye çalışır, şirketlerde böyledir.

Yapılması gereken, pozitif enerji harcayarak şirketinizin entegrasyonunu ve dik durabilmesini sağlamaktır. İşte bunun için hedef olmalıdır ve bu hedefe doğru gidip gitmediğinizi gösteren performans kriterleriniz.

Net Hedefleriniz Var mı ?

Çalışma başlamadan önce firma hedeflerini net olarak ifade etmelidir, örneğin :

Teslim tarihlerinde % 50 – 75 azalma
Kalite maliyetlerinde % 45 – 55 azalma
Envanterde % 40 – 60 azalma
Kullanılan alanda % 40 – 60 azalma
Yeni ürün geliştirme zamanında % 30 – 50 azalma
Üretim maliyetlerinde % 20 – 40 azalma
Malzeme maliyetlerinde % 5 – 20 azalma

Yukarıdakiler birer hedeftir, bu aşamada firmanın yazılım ihtiyaçları henüz gündemde
değildir.

Kavram ve Metodları iyice sindirmelisiniz

MRP / ERP projelerinde birçok kavram ve metod kısaltmalar ile anılır ve bir süre sonra anlamları unutulur ama kendileri kullanılır. Firmaların hedefi bunlardan birini (MRP, MRP-II, JIT, KANBAN, MES, ERP, TQ, SM vs?) uygulamak değildir, bu kavram ve yöntemler Dünya Klasında Üretici olabilmek için sadece birer araçtır.
Kavram ile metod?un farkını anlamak ve çalışmaları bu bilgi zemini üzerinde yürütmek son derece yararlıdır, aksi takdirde JIT?mi MRP?mi gibi cevabı olmayan sorular arasında kaybolursunuz.

Entegrasyon kolay iş değildir

Bu tür bir uygulama bir başkasının sizin adınıza yapabileceği türden değildir. Bu nedenle, şirket dışından veya günlük operasyonunuzdan haberdar olmayan ekiplere teslim edilemez.

Nedense bazı şirketler MRP/ERP çalışmalarını mühendislik veya bilgisayar çalışması gibi görürler, halbuki böyle değildir. Çalışmanın hedefi, şirketinizin iş yapma biçimini çağın gereklerine uyarlamaktır. Bunu da en iyi siz yapabilirsiniz. Dikkat edilmesi gereken, operasyonu iyi bilen insanların çalışmalara dahil edilmesidir, boş vakti olanların değil.

Bazı şirketlerde ise konu açık tartışma ortamında değerlendirilmeye çalışılır, halbuki değişim kararı tartışmaya açık olmamalıdır. Karar verilir ve harekete geçilir; ancak bütün gerekçeler ve hedef herkese anlatılmalı ve anlaşılması sağlanmalıdır.

Siz bir komutanın bütün ordusu ile tartışıp, sonra da kararı oya sunduğunu hiç gördünüz mü ?

Gerçek ile yüzleşin, ne kadar çok boşuna iş yaptığınızı öğrenmek sizi üzmesin

İşletmelerin bugünkü performans ölçeklerine göre ortada hiç bir problem
görünmeyebilir, ancak görünmemesi olmadığı anlamına gelmez. Bu nedenle yeni
performans ölçekleri kullanılmalıdır, örneğin herhangi bir operasyon veya prosedür için
şu tip sorular sorulmalıdır :

Bu işlem envanteri azaltıyor mu ?
Satış gelirini arttırıyor mu ?
Masrafları düşürüyor mu ?

Yukarıdaki üç soruya?da Hayır cevabı alıyorsanız o yapılan iş veya prosedürün sebebi iyice araştırılmalıdır. Belki bu aşamada şu düşünülebilir, ?yapıyoruz çünkü müşteri memnuniyeti için gerekiyor?; ancak bu durumda da satış gelirimizi etkilemesi gerekmiyor mu?

Sorgulayacağınız işlem herhangi bir şey olabilir. Örneğin imalatı süren bir iş emrinin parçalarını fork-lift ile başka bir yere taşıyıp arkadan gelen ?acil? işe yer açmak işlemi için bu soruları sormak gibi.

Kanunlar tarafından emredilenler dışında herşeyin değiştirilebileceğini ve şirketinizin amacının para kazanmak olduğunu lütfen unutmayın. Şirketinizi sebebi unutulmuş, hedefi olmayan işlem ve prosedürlerden kurtarmak sizin göreviniz.

Klasik ölçekler size yetmeyebilir

Şimdi Klasik performans ölçeklerimizi (hepimizin çok kullandığı) bir gözden
geçirelim, bunlar :
Net Karlılık
Yatırım karlılığı
Nakit Akış
Lokal iyileştirme ve maliyet muhasebesi

Bunlar çok global ölçeklerdir ve bir çoğu bizi hatalı yerlere götürebilir. Örneğin bunlara
bakıp teslim tarihlerinizin kısalıp kısalmadığını, darboğazınızın fiyatını, hatta malzeme
maliyetlerinin azalıp azalmadığını bile göremezsiniz.

İşte bu yüzden yeni, farklı ölçeklere ve sorgulama biçimine ihtiyacımız vardır, bunlar:

Süre
Süre varyansı
Katma değer sağlama
Bottleneck – Non Bottleneck
WIP ve Mamul envanteri (hammadde değil)

gibi kavramları içerirler. Her firma ölçeklerini kendi oluşturabilir, ölçeklerimiz yukarıdaki
hedeflere hizmet etmelidir.

Sessiz çoğunluk sizi iktidara getirebilir veya götürebilir, anahtar onların elindedir

Yapılan araştırmalara göre çalışanların %5?i değişime çok açık ve çok isteklidir, bir diğer % 5 ise değişime açık olarak direnir. (Bu oranlar yaklaşık sayılardır).
Geriye kalan %90 ise sessiz çoğunluğu oluşturur, bu grup ne karşı ne de taraftardır, bir köşede kimin galip geleceğini seyretmekte, konuyala pek de ilgilenmemektedir.

İşte çalışmanın başarısı bu büyük grubu harekete geçirmekte yatar. Ancak çoğu firma bu grubu ihmal eder ve istekli gruptan bir kaç kişiyi eğitimlere gönderir ve çalışmanın iskeletini oluşturmak ister.

Neyin, niçin yapıldığının anlaşılmadığı ortamlarda süre uzar, uzayan süre çalışmayı hedefinden uzaklaştırır ve muhtemelen sonu gelmeyen bir proje olarak kayıtlara geçer ve bir gün herkes unutur. Halbuki kaybedilecek zaman yoktur, süratle sessiz çoğunluğu harekete geçirmeli, sistemin parçası haline getirmelisiniz.

Aman, kısır döngülere dikkat

Üst yönetim desteklemiyor & çalışanlar katılmıyor kısır döngüsü kırılmalıdır.
Her iki taraf için de, ne yapınca desteklemiş olacakları ve ne yapmayınca engellemiş olacakları açıkça ifade edilmelidir.

Bu tip çalışmalarda üst yönetim yönlendirici ve destekleyici olmalı, bu tavrını çalışanların yetki ve sorumluluklarını arttırarak göstermelidir.

Üst yönetime düşen bir başka görev de örnek olmaktır. Eğer çalışanlar eğitim toplantılarına katılıyor ise üst yönetim herkesten önce orada olmalı, başı çekmelidir.

Ancak yapılan genellikle bunun tersidir, üst yönetim çok meşgul olduğu için toplantılara gelmez; onlar bu çalışma ile düzene sokulması düşünülen işler ile ilgilenmektedir.

Şirketin gelecek 10 yıl?da nasıl çalışacağına karar verilirken içeride olsalar daha iyi olmaz mı ?

Bazen bir katalizör (danışman) gerekebilir

Uzun sürebilecek tartışmalara engel olabilmek ve herşeyi tarafsız bir bakış açısı ile gözden geçirebilmek için uygun ortam yaratılmalıdır. Bunun için prensip olarak iki yol vardır.
* Endüstriyel danışman kullanımı
* Firma içinde çapraz takım oluşturma

Bu sayede, bilindiği varsayılan süreçlerin, kuralların ve prosedürlerin herkes
tarafından gerçekten anlaşılması sağlanmış olur. Aksi takdirde bugünkü düzeninizi
bilgisayar ortamına geçirmekten başka bir şey yapamazsınız, üstelik yıllardır kök
salmış informal düzeninizi (kurtulmak istediğiniz) bilgisayar ortamında
canlandırmak için enerji harcamış olursunuz.

Hiç bir danışman sizin işinizi sizden iyi bilemez, işte bu yüzden önyargısız olarak
sorgulayabilir. Bu sorgulamaya cevaplar üretirken doğruyu gene siz bulacaksınız
ama bazen bir ateşleyici gerekli olabilir.

MRP/ERP çalışmalarının bazı işletmelerde çok kısa bazılarında ise çok uzun sürmesinin ardında genellikle yönetim becerileri veya hataları yatar. İşletme kendi içinde informal sistemi besliyor, yöneticiler de buna göz yumuyor ise
o işletmede sistematik bir yöntemi hayata geçirmek güçtür.

Dünya Klasında Üretici olmak ve sonuçlarından yararlanmak isteyenler bizce mutlaka sistematik yöntemleri izlemeli, kendi içlerindeki entegrasyona çok önem vermelidir, sadece çalıştıkları iş kolunda ?0? rekabet olanlar bir süre daha bu konularla hiç ilgilenmeme lüksüne sahiptir.

Hedef Belirleme

Şirket hedeflerini gerçekleştirmeye yönelik kişisel iş sonuçları ve yeterliliklerle ilgili hedeflerin belirlenmesidir. Performans Yönetiminin en önemli ve ilk adımıdır. Hedeflerin belirlenmesindeki amaç; çalışanın, firmanın amaçlarına ulaşmasını sağlamak için neler yapması ve hangi sonuçları elde etmesi gerektiğine yöneticisiyle birlikte karar vermesi, bunun için çalışmasıdır.

Hedeflerin biliniyor olması, çalışanların zamanının önemli bir bölümünü hangi konularda yoğunlaştıracağına, yöneticinin ise hangi konularla daha fazla ilgilenmesi gerektiğine karar vermesini sağlar.

Çalışanlara ya da takımlara verilecek hedeflerin sayısı onların kapasiteleri, bilgileri, tecrübeleri ve hedeflerin zorluğuna göre değişecektir. Hedeflerin sayısı fazla ise çalışanın çabasının ve konsantrasyonunun dağılmasına sebep olabilir.

Yönetici, hedeflerin oluşturulması sürecinde çalışanın da katılımını sağlamalıdır. Gerçek katılım, çalışanın ulaşması gereken sonuçları doğru, adil, açık ve ulaşılabilir gördüğü zaman gerçekleşecektir.

cost-cutting-2

E-Business : Müşteri, tedarikçi ve iş ortaklarınız ile elektronik ortamda bilgi paylaşarak çalışabilmektir. Bu çalışma biçiminin amacı ise mevcut iş yapma yöntemlerini değiştirip daha hızlı ve verimli bir ortam yaratmaktır.

Bu hedefe ulaşabilmek için şirketler, kendi bilgisayar sistemlerinde bulunan bilgileri paylaşıma açmalı, elektronik ortamda evrak alış-verişi yapabilmeli, işlerini yürütmek için gerekiyorsa web sitelerinden satış veya internet üzerinden satınalma işlemlerini gerçekleştirmelidir.

?Kısacası E-Business ortamına geçmek isteyenler daha açık ve şeffaf olabilmeyi göze almalı, bilgisayar sistemlerini bu hedefi destekleyecek noktaya taşımalıdır.?

gemba_3gen3 GEN Prensibi :

1) Üretim Alanı (Gemba/Genba)

2) Ürünün kendisi (Genbutsu)

3) Gerçek Olay (Genjitsu)

Başarılı Kaizen çalışması için üretim alanına gidip gerçek ürün ile çalışarak olayı/konuyu keşfetmek gerekir.